Gökyüzü meleklerinin bulutları kırbaçlayıp ağlattığı fırtınalı bir gecenin başlangıcıydı. Öyle ki belirsiz aralıklarla çakan şimşeklerde olmasaydı, şehir gündüze değin karanlığa gömülecekti. Ekremin annesi Zehra şiddetli havayı hiçe sayarak yola koyulmuştu, şehirdeki evinden 12:50’de çıkmıştı ve oğluna gidiyordu. İçinde bir huzursuzluk vardı, bu gece orada olmalıydı. Neredeyse her iki dakikada bir şoförünü uyarıyordu Zehra ve yine uyardı”Göz gözü görmüyor delikanlı.. dikkatli sür.”
Bir önceki gün 14:50 suları. ‘Yalnızlık evde yalnızken’
Zamanı Geldi…nidaları atarak gösterişli evinin gürgenden yapılmış merdivenlerinden indikten sonra, salondaki pencereleri bir bir kapatırken aniden durdu Yalnızlık. Daha sonra üzerindeki ipek geceliğinin ipini çözdü, geceliği çıkartmak için omuzlarını silkip, kollarını aşağıda tutması yeterliydi ve ipekten yapılmış gecelik nilüferin tenini yalayarak yere süzüldü. Üzerinde hiç bir şey kalmamıştı. Kendinden emin adımlarla ilerlemeye başladı ve mutfağın hemen gerisinde kalan bodrumun kapısı açarak sakince merdivenlerden aşağıya indi. Işık olmasına rağmen açmamıştı, üstelik kapıyı da kapatmıştı. Yalnızlık nefes nefese kalmış gibiydi. En nihayetinde uzun bir nefes alma sesinin ardından konuşmaya başladı. Ancak bu seslerde neyin nesiydi böyle, niye tek başına oraya inmişti, neden ışıkları açmamıştı? Ve çıplaktı da.
- Yalnızlık – Biliyorum, zamanı geldi. Bugün için o kadar çok şeye katlandım ki(ağlamaya başlar).
- ? –
- Yalnızlık – …
- ? –
- Yalnızlık – Evet, senin için katlandım.
- ? –
- Yalnızlık – Eskisi gibi olacak. Yarın gece benim gibi ete kemiğe bürüneceksin.
- ? –
- Yalnızlık – Hayata dönenlerin hepsi güneş çökmeden önce burada, yanında olacak.
- ? –
- Yalnızlık – Söz veriyorum, hoşça kal değerlim.
Sonraki gün, gece 01:00
Ekrem 21:40 sularında eve geldiği gibi belki 3 belki 5 kaşık yemek yeyip uyumuştu, elbette bu Yalnızlığın işine gelmişti ki zaten er ya da geç uyuyacaktı. Çünkü ne olur ne olmaz diye yemeğin içine uyku ilacı koymuştu. Saatler 01:00 ‘i gösterdiğinde 19:20’de gelen misafirlerini gizlediği bodrumun kapısını açıp onları salona davet etti. Misafirler sessizce salona geçtikten sonra 13 adet mumdan büyük bir çember oluşturdular, o çemberin içerisine 7 adet mum ile başka bir çember ve o çemberin içerisine de 5 mum kullanarak başka bir çember oluşturdular. Mumları sırasıyla yakmadan evvel misafirlerden 2 kişiyi yanına alarak yatak odasına çıktı Yalnızlık. Ekremi kaba bir şekilde taşımaya koyuldular, en nihayetinde çemberin tam orasına bir ayı postu gibi serdiler. Mumları yaktıktan hemen sonra Yalnızlık yüksek sesle bir şeyler söyleme başladı, farkı bir dilde ağıt yakıyor gibi görünüyordu. Önünde mistik bir kitap olmasına gerek yoktu, besbelliydi, bu bir ayindi!
Devamı Gelecek…