Varoluştan beri devam eden ”Değişim” saniyeler ile yarış içindedir!
Değişim canlılar üzerinde ihtiyaçtan doğar ve canlılar ihtiyaç karşılar, değişir.
Zaman ile yarış içinde olmak aptallıktır, fakat bir tek ölüler bu yarışın dışında kalır.
Ben bizim üstümüzde ki değişimi geçmişi araştırıp, gündemi takip edip ve gözlemleyerek ortaya çıkarıyorum. Sürekli farklılıklar ile karşılaşmak isterken hep aynı tabloyla karşılaşıyorum; insanlar izlemeyi çok seviyor, herkes izlediği filme giriyor, kimse izlemeyi bilmiyor!
Yeni bir gericilik akımının başlangıcıdır ”Değişim.”
Saçmalık ve kişileştirme arasında gidip gelen bir akım. Kişilik kaybı, özentilik, arayış bir de. Görmek, duymak, hissetmek varken arayışta olmak saçmalıktır.
İnsanlar gördüğüne, okuduğuna inanır.
Okumak beyinin istemi ile gerçekleşir. ”Neden istemediğim bir şeyi okuyayım ki?” sorusu ile arayış başlar ve bilgi almak, öğrenmek, kültür geliştirmek için çevrilen sayfalar her zaman beyinde inanç kapıları açar. Bir süre sonra kişi okuduğuna inanır, açılan inanç kapıları realist düşünceyi siler süpürür, yobazlık doğar.
Mesela ben karşı cinslerin birbirleri üzerinde olan değişimine çok gülerim.
Kişiyi her zaman manyetik araç olarak görmek isterim. Eğer insan bir mıknatıs ise; aynı kutuplar birbirlerini daima iter, farklı kutuplar birbirini daima çeker. Olması gereken budur. İnsan daima yakıştığı gibi değil, kutpunun gerektirdiği gibi olmalıdır, bana göre doğru olan budur.
Üzülerek söylemek isterim ki şu an toplumda yaşanan kişilik kaybı farklı kutupları ortadan kaldıracak ve insanlarımız daima birbirini itecek. Acı gerçeği isimlendirmek istersem; ben buna ”yobazlık” derim.
Kişilik kaybının en çok gençlerde yaşandığı aşikar.
İnandığım ”Arayışta olmak saçmalıktır” düşüncesinin kanıtıdır gençler.
Meyvenin bile genci düşünür dalında; ”Acaba sararsam mı?” diye. Herkes bilir genç meyve hamdır, tadı yoktur, böcekler en çok dalda ki genç meyveye dadanır, yenmez zararlıdır. Gençlik denilen dönem koca bir arayış dönemidir.
Beden de değişimler, ruhsal, fiziksel, cinsel sorunlar ve sorular, bir de etrafa arayış içinde bakan meraklı saçma gözler.
Siz dünyaya bağlanmayın.
Düşünceleriniz sizi karanlığa sürüklemesin. Elleriniz ile gözlerinizi kapatın, bir elinizi kaldırın, yalnız tek gözünüz işlev görsün. Hayata böyle bakın ve bir gözün görüp de diğer gözün göremediklerini, hatta karanlığını karşılaştırın.
Bu düşünce size, aydınlığının kıymetini, adaletsizliğin dramını ve karanlık gerçeğini gösterecektir. Böylece düşünmeye bir kez daha vaktiniz olacak ve bitmeyen yarıştan çekilip bir ağacın altında dinleneceksiniz.
Değişimi kabul edin fakat inanmayın.
Zihniyet değişir, düşünce değişmez. Sizin için anlamsız olan her zaman bir başkası için anlam taşır. Bu sizin yobazlıktan körleştiğinizi ve anlamlı şeylerin kıymetini bilmediğinizi gösterir. Karşınızdaki ne söylüyor? Dinleyin fakat değişmeyin!
Düşüncelerinizin yanlış olduğunu kabullenin artık.
Yaşanılan zaman ”son” gerçeğini karşımıza çıkarıyor!
İnsanlar bedenlerinden yeni bir tür meydana getirdi. Yapılan şeyleri beğenmediler, yaptıklarını bozuyorlar. Gerçek bundan ibaret!
Yargılardan kurtulup, okumaktan korkanlardan olursanız; kuytu bir köşeye geçip hayatınıza son vermenizi tavsiye ederim. İnsanların hayatını düşünceleri oluşturur beden yürür fakat düşünce toprağın soğunun ve karanlığının içindedir.
OSMAN EREN
https://www.facebook.com/osmaneren25#!/osmaneren25
https://twitter.com/OsmannErenn
http://osmanerendenmasallar.blogspot.com.tr