Bizim Doruk kaç günden beri başımın etini yiyor! Anılarını ara sıra kaleme alacağım diye söz vermişim…
Verdiğim sözü hiç tutmuyor muşum!
Bir afra bir tafra yüzünden düşen bin parça.
Şimdi yazmazsam ne zaman yazacakmışım?
Ülkenin bir bölgesi elden çıkmış!
İki ayda yüzden çok insan Terör saldırıları sonucu hayatını kaybetmiş.
Daha ne beklermişim?
Dili bir çözüldü, pir çözüldü.
Ne susmak biliyor ne dinlemek.
Ülke ateş çemberine dönmüş!
Devlet Asayişi sağlamak için bazı yerleşim yerlerinde günlerce süren sokağa çıkma yasağı ilan etmek mecburiyetinde kalmış, daha neler neler!
Anıları şimdi kaleme alırsam bölge insanına belki mesaj da olabilirmiş.
En iyisi verilen söze sadakat göstermek.
Doruk’un ağzından çeyrek asır önce yaşanan elim bir olayı su katmadan, edebiyat yapmadan; yalın hali ile isim ve yer belirtmeden, fincancı katırlarını da ürkütüp fincanları kırmadan paylaşmak.
Kim bilir, belki bir işe yarar!
Yanlışlardan ibret, doğrulardan örnek alan birileri çıkar biz nerede hata ettik diye kendi kendine sorar.
Öyleyse alın çayınızı /kahvenizi elinize, oturun koltuğa, uzatın ayaklarınızı, yaslanın arkanıza ve uykuya dalmadan önce masal dinleyen çocuklar gibi hikâyeyi dinlemeye hazırlayın kendinizi.
Doruk, meslek hayatı boyunca kendi çemberi içinde, saat gibi rutin yaşardı. Her sabah aynı saatte kalkar, aynı saatte kahvaltı yapar, aynı saatte araç gelir, aynı saatte mesaiye başlardı.
Yine bu rutin günlerden, yağmurlu bir günde, oturduğu lojmandan çıktı, hızlı adımlarla DSİ’ ye ait Pickup’a yürüdü, şoförle şakalaşarak ön koltuğa oturdu.
Karakolla lojmanın arası 10 dakika bile sürmüyordu. Saat 07 00 de Pickup’a Aslanlı çeşmenin önünde durdu.
Doruk, araçtan indi, Aaaa bir de ne görsün? X köyünün muhtarı Aslanlı çeşmenin başında onu beklemiyor mu?
Yüksek sesle hayrola muhtar diye seslendi, mesaiye benden önce başlamışsın, yerimde gözün mü var diye de takıldı.
Muhtar telaşlıydı .Yüzündeki ciddi ifade hiç değişmeden, şakanın hiç sırası değil komutan diye başladı söze ve gelip koluna girerek: İhtiyar heyeti üyeleri de karakolda diye ekledi.
Şaşırmıştı Doruk!
Gözlerini açtı ne oluyor der gibi Muhtarın gözlerin içine baktı.
Muhtar! Bu gece köyü talebeler bastı dedi. Talebe, bebek katilinin PKK’lı teröristlerine yörede takılan isimdi.
Ve devamla: “gece geç vakit 5 terörist geldi, geceyi bizde geçirmek istediler. Kendilerine bir oda tahsis ettim. Karınlarını doyurdum. Altlarına yatak serdim uyuttum. Başlarına bir nöbetçi diktim! Köyü boşalttım, haber vermek için geldim diye de ekledi.”
Muhtarın ihbarını değerlendiren Doruk, kendi karakol personelinden bir tim hazırlanması emir verdi ve her an harekât edecek şekilde hazır beklemelerini istedi.
Bir tarafta Asker hazırlanırken, diğer yandan da hiyerarşik sistem hızla işlemeye başladı. Alınan şikâyet sıralı makam ve amirlere telefonla duyuruldu. Sıralı komuta kademesine; mülki makama haber hızla ulaştı.
İl J. Komutanlığı harekât şubede müdürlüğünde toplanan kurmay(!)lar, bir evin içinde uyuyan, başında bir de nöbetçi bulunan 5 Terörist için saatlerce harita başında; (köye nasıl gidileceği, kaş kişilik kuvvet kullanacaklarını, operasyona kimin emir komuta edeceğini) uzun uzun planladı!
Planlama uzadıkça, Doruk sabırsızlanıyordu. Sık sık içeri girip onlar planlama yaparken, Teröristler kaçabilir diye uyarıyor, hiç değilse kendi gidip kaçış yollarına pusu atmayı teklif ediyordu.
En sonunda dayanamayıp tamam dediler, sen git (A) noktasını tut, (B) bölgesine (Y) ‘e görev verdik o kapatacak demeyi de unutmadılar.
D0ruk zaten hazır olan kuvvetini aldı, hızla olay yerine intikal ederek araziye geniş şekilde yayıldı. Uzun bir bekleyişten sonra, telsizden akademik savaş planını hazır olduğunu öğrendi ve derin bir oh çekti.
“1 komando bölüğü, yeterli sayıda özel harekât timi, komşu bölüklerin desteği ile operasyon yapılmasına karar verilmişti.”
İhbar saat 07 00’de gelmişti, Harekât yapacak kuvvet saat 11 00 gibi ancak olay yerine intikal için kışladan çıkabildi.
Olay yeri İl Merkezine yakındı. Motorlu araçla 15-20 dakikada ulaşıla bilinirdi. İhtiyatlı olmak için operasyona katılacak birlik belli bir bölgeye araçlarla intikal ettikten sonra araçları yolda bırakıp olay yerine yaya intikali seçti.
Operasyonu İl Jandarma Alay komutanı ile İl Emniyet müdürü ortak yönetecekti…
Köy çıkışında kendilerine komuta karargâhı hazırlamışlardı.
Akşamdan beri çise, çise yağmur hiç dinmedi. Hava kapalı bulutlar elini uzatsan değecek kadar yere yakın. yağmur ince ince yağmaya devam ediyordu.
Kurt dumanlı havayı sever diyorlar ya, bizim çakallarda kurda özenmiş olacak ki, yağmurun rehavetine kapılmış gün öğle olmasına rağmen hala uykudaydı.
Onlar uyurken, otomatik silah sesleri yağmurlu- bulutlu havayı yırtmaya başladı. Doruk ve timinin pusu attığı bölgede başının üstünden sığırcık sürüsü bibi kurşun uçuyordu.
Hemen hedef küçüldüler, çakalların kaçmalarına fırsat vermemek için de gözlerini dört açıp olaya yakından tanık olmayı beklediler.
Telsiz konuşmaları uzadıkça uzadı. İlk ateşin arkasından karşı ateş duyulmaya başladı. Teröristin içinde olduğu ev taş duvardı. Silahların etkili olması mümkün görülmüyordu.
Saat 15 00 sıralarında, evi çökertmek, teröristi etkisiz hale getirmek için tek çözüm diye değerlendirilmişti.
Telefonlar devreye girdi, telsizler hava da uçuştu lakin taş duvarı yıkmak için ne greyder ne buldozer temin edilemedi.
En yakın Askeri Birlikten Geri Tepmesiz Top getirmeyi en sonunda akıl ettiler.
Kısa süre sonra bir damın üzerine konuşlanan geri tepmesiz topla eve ateş edildi. Bu sayede duvarda bir delik açıldı.
Keşke açılmasaydı…
Açılan delikten ateş eden satılmış boynu tasmalı itler, Geri Tepmesiz Top Nişancısı Mehmetçiği alnından vurarak şehit etti.
Damın üstünde emniyet tedbiri alan Özel Harekâtçı polisi ayak seslerini takip ederek toprak damdan ateş ederek Poposundan yaraladı.
İlk günün bilançosu 1 şehit bir yaralıydı.
Köyü muhtarının uyuttuğu katilleri uykusunda etkisiz hale getirmek isterken, şehit vermeyi başarmıştı savaş planı düzenleyen akademik kariyerli rütbeliler…
Şehit ve yaralanma olayından sonra zaten hava erkenden karardı. Bulutlar üzgündü, çise çise gözyaşı dökmeye devam etti.
İl Merkezinden köyü aydınlatmak için projektörler getirildi, her yer gündüz gibi aydınlatıldı. Sabah başlayan operasyona katılan birlikler köyün çevresinde elinde silahlarıyla yağmurun altında perişan sabahladılar.
Gece sakin geçti.
Sırtında yağmurluğu bile olmayan operasyon, bölük, tim, özel harekâtçı her kim varsa iliklerine kadar ıslandı.
Bereket versin gece çok soğuk değildi.
İkici güne üzgün moralsiz doğdu gün! Gün dedim de sadece yeni günü kastettim.
Güneş yoktu yine, yağmur hafiflemişti, bulutlar hala yere yakın uçuyordu. İkinci gün nelere gebe, ne sürpriz yaşanacak kimse bilmiyordu.
…/…
Operasyonun ikini günü, personelin yüzü gülmüyor, ağzını bıçak açmıyordu. Morali yerde sürünüyordu. Evin içinde uyuyan emperyalizmin itleri, sessiz sedasız alınacakken, akademik savaş planı ile bir Mehmetçik şehit verilmiş, bir özel harekât polisimiz yaralanmıştı.
İkinci gün neye gebe hep birlikte göreceğiz. Saat 09 gibi köye bir dozer geldi. Teröristlerin içinde olduğu varsayılan taş evi değim yerindeyse, paldır küldür teröristlerin başına yıkmaya başladı.
Birkaç saat içinde evden eser yoktu.
Sonra kepçeler devreye girdi. Kısa süre içinde yıkılan evin enkazını taşıyla toprağıyla topladı.
Enkaz kaldırılınca zafer beklentisi, yerini büyük hayal kırıklığına bırakmıştı. Zira enkaz altından 5 PKK’lıya ait ne ceset vardı ne de herhangi bir emare…
Emperyalist uşağı, Vatan hainleri buhar olmuş uçmuşlardı. Greyderli operasyonla evin yıkılması, enkazın kaldırılması derken bir gün daha su gibi akmış gitmiş, yine gün akşam oluvermişti.
Operasyon sevk ve idare heyeti şaşkın, başarısızlığın ezikliği ve moral bozuklu içinde; köy çevresindeki güvenlik çemberinin, güçlendirilmesi talimatı vererek, alelacele kürkçü dükkanına geri döndüler.
Operasyon mahalli, İl Merkez Jandarma Karakol Komutanı Doruk, J. Komando timi ve Özel Harekâtçı Polis timine kalmıştı.
Harekata katılan hiç kimse olup bitene akıl erdiremiyor, başarısızlığı içine sindiremiyordu.
O moral bozuklu ile Komanda timi ve özel harekâtçı polis timi, vatan hainlerinin başına yıkılan evin yakın çevresindeki, samanlıklarda ot yığınları ve samanlarda, silahlı keşif (ot ve saman yığınları silahla tarandı) yaptılar.
İlk etapta siyahlı keşif soncuda başarısız gibi görünmüştü, lakin gece saat 23 sularında iki leş samanlıkta samanları arasında bulundu.
Bu da 5 teröristten ikisinin etkisiz hale getirildiğini ifade ediyordu. Kısmen de olsa bir umut doğmuştu.
Sabaha kadar, ot yığınları samanlık ve samanlarda silahlı keşfe devam edildiyse de 3 teröristin ne dirisine ne de leşine rastlanmadı.
Ertesi sabah, Operasyonda görev alan J. Komando timi ve polis Harekât timi, olay yerini terk etti.
Olay yeri İl merkez J. Karakolu Komutanı Doruk ve mahiyetine kalmıştı. Doruk Önce C. Savcılığı ile irtibata geçti. Aynı gün C. Savcısı ve Hükümet tabibi gelip olay yerinde 2 cesettin otopsisini yaptı, sonra cesetleri de alıp olay yerinden ayrıldı.
Köy halkı 3 gündür perişandı. Birde kaçan teröristlerin köyü basacağı endişesi ve korkusu yaşanıyordu.
Doruk köy halkını topladı, onlara güvence verdi. Köyü kendi haline bırakmayacak, köyü köy korucu sistemi kurulana kadar, Köye geçici karakol kurulmasına ön ayak olacak, köyün emniyet ve aksayışını sağlayacaktı.
Verdiği sözde durdu. Köyün kendi kendini koruyacağı, köy korucu sistemi için Olağanüstü Hal Valiliğine gerekli resmi işlem Köy İhtiyar heyeti öncülüğünde başlatıldı.
Doruk, Köyü boş bırakmadı. Yedi yirmi dört devriye köyde can güvenliğini sağlarken, kendi de işinin başına dönmüştü…
…/…
Doruk kaç gündür diken üstünde yatıp, diken üstünde kalkıyordu. Bölgesine giren, bir evin içinde uyuyan silahlı teröristlerin; etkisiz hale getirilememesini içine sindirememişti.
X Köyü muhtarı ve köye bağlı xx mezrasındaki 1. aza ile sürekli irtibat halindeydi.
Kaçan üç örgüt üyesinin mıntıkadan uzaklaşma ihtimali olmadığı, mutlaka yakın çevrede saklandıkları, sanki içine doğmuştu.
Yine bir sabah erkenden xx mezrasındaki 1. Aza karakolda bitiverdi. Doruk azayı odasına aldı, bir çay söyledi, çaylar içilirken enine boyuna kaçan PKK’lı teröristlerin, köye yakın bir çiftlikte saklandığı haberini aldığını kısa ve öz olarak anlattı.
İl Merkez Jandarma Karakol Komutanı Doruk! Azaya bir çay daha söyledi, sen çayını içedur, ben bölük komutanı ile görüşeyim geleyim diye çıktı. Karakol Komutanı ile Bölük Komutanı makam odası yan yanaydı. Odasından çıktı yan odaya girdi olup biteni özet olarak anlatıverdi. Heyecanlanmıştı MT…
Hemen koltuğundan kalktı, birlikte karakol komutanı odasına birlikte döndüler. Aza Doruğa anlattıklarını bir kez daha tekrarladı.
MT ve Doruk Aza xx’le birlikte oracıkta bir harekât planı yaptılar.
Bu sefer Operasyonu kendileri yapacaklardı. Her zaman olduğu gibi Merkez Jandarma Karakol Komutanlığı mevcudu göreve hazır bekliyordu.
M.T Azanında operasyona katılmasını istedi. Onu JJ. 8 Pickup’a yanına aldı.
Doruk, her zaman olduğu gibi DSİ’nin çift şoför mahali olan yeşil pikabını hizmet aracı olarak almıştı.
Pikabın kasasında 4 içinde 4 olmak üzere 8 Mehmetçik, ön koltukta Doruk, tek başına vatan savunmasına güle oynaya gidiyordu…
Bölükten çıkarken M.T öndeydi. İhbar konusu çiftliğe yaklaşınca telsizle anos edip Doruk’tan öne geçmesini istedi.
J- 8 Jeep yavaşladı.
Yeşil DSİ pikabı hızlandı, Doruk şimdi ateş hattındaydı.
Diken Çiftliği görünmüştü. Doruk çiftlik kahyası ve aile efradını tanıyordu. Çiftlik sahibi zaten çiftlikte yaşamıyor, il merkezinde ikamet ediyordu.
Hiç çekingenlik göstermeden, sanki normal bir görev için gelmiş kadar rahat bir şekilde çiftliğe arabayla girdi. Arabadan inen Mehmetçik, silahlarını her an kullanacak biçimde çapraz tutuşta ellerine aldılar. Doruğun 14’lü. Tabancası her zaman kullanılmaya hazır dolu olarak belinde, elinde de MP makinalı tabancada ateşlenmeye hazır boynunda çapraz asılıydı.
Doğrudan kâhya ve ailesinin kaldığı kâhya meskenine yöneldi. Onu gören kâhyanın genç oğlu ona gülümseyerek karşıladı.
Mehmetçikler pürdikkat çevre emniyetini sağlarken, Doruk eve girmişti bile. Odanın birinde yerde iki yer yatağa serili, yüklükte bir döşek hiç açılmamış gibi yerinde. Yerde serili yatakların baş ucunda, çiftliğe ait ruhsatlı uzun namlulu silah ve şarjörleri, yanı başında da tabanca var.
Karakol komutanı silahları görünce laf olsun diye, hayrola bir durum mu var? Silahlar başucunda uyumuşsun. Yatakları kime yaptın. BKK köyünden kaçanları misafir mi ettin dedi.
Küçük kâhya gülümsedi, kendimizi koruyoruz komutanım diye beylik bir ifade kullandı.
Doruk odadan çıktı, kâhyayı yanına aldı, çitliğin samanlığına doğru yürürken; gözleri Bölük Komutanı aradı.
MT daha tepeden yeni görünmüş, araçtan inmiş, yanındaki askerleri avcı zincirine sokmuş aheste ahaste geliyor.
Aklından geçenleri kendine sakladı, samanlığın damına çıktı, sağa sola göz attı. Kâhya ile konuşmaya devam etti.
Kâhya daha askerliğini bile yapmamış genç bir delikanlıydı. Annesi babası ve de kız kardeşi de çiftlik evinin önündeydiler. O kadar soğuk kanlı duruyorlardı ki gören ilk bakışta orada gayrı yasal bir unsur olmadığından emin olurdu. Nitekim Doruk ta çok rahattı ve hiç kuşku duymamış çiftliğin temiz olduğuna inanmıştı.
Biraz sonra MT de olay mahalline savaş düzeni içinde intikal etti. Doruk ve yanındakilerinin rahatlığını görünce, o da rahatlamıştı.
O da ilk defa Doruk gibi Kâhyanın kaldığı eve girdi. Yerdeki yatakları ve silahları gördü, o da kâhyaya birkaç soru yöneltti. Yerden salahları alıp incelerken, Doruğa, sen ahırdaki hayvanları boşalt, ahırda zula olup olmadığına bi bak talimatı vermeyi ihmal etmedi.
Doruk aldığı talimatı yerine getirmek için odadan çıktı, çiftlik kâhyasında yanına alarak, ahırına yönlendi.
A/Y çavuşa yanına birkaç asker alıp, ahırı girip hayvanları boşalmasını istedi. Mehmetçik içeride sığırları çözüp dışarı çıkartırken Doruk o Ahır kapısı önünde idi…
Bir ara (?)MT’nin Doruuuk diye, alıcı kuş gibi çığlığı ile irkildi. Elinde MP’İ hızlı adımlarla çıkarken, gayrı ihtiyari iç hizmet yönetmeliğine uygun olmayan bir tarzda, ne var diye çığlığa telaşla cevap verdi.
Aldığı cevap şaşırtıcı idi!
İçeride Terörist var derken, biraz önce içinde silahları incelediği kâhya evinin önünde; tabancasına mermi sürmeye çalışıyordu.
Hızlı adımlarla evin önüne geldi. Kâhya öldürme teslim olsun, diye yalvarmaya başladı.
Doruk İçerdeki BÇ’nı köyünden kaçanlardan birimi derken, kâhya öldürme teslim olsun diyor, kendi dediğinden başka bir şey duymuyordu. Papağan gibi kendi bildiğini tekrarlıyordu. Doruk zaman kaybetmedi. Sol elini tersi ile kâhyaya ters bir tokat attı, ufak tefek adam küçücük ters bir tokatla iki seksen yere serildi.
Hiç tereddüt göstermeden elinde silah ateşlenmeye hazır, içeriye daldı. Biryandan da İçeriden Dışardaki askerlere emirler yağdırıyor, pencereden teröriste her an ateş edecek şekilde mevzilendiriyordu.
İki Mehmetçik tam da yüklükteki döşeği nişan aldı. Bu arada kendi emir vermede ateş etmemeleri için uyardı.
Elbette anlatılan bu eylem saniyeler içinde gerçekleşirken, Doruk MP5în tetiğine dokunu verdi.
Tetik düştü, mermi ateş almadı. Tetik sesini duyan PKK’lı komutanım beni öldürme teslim olayım diye saklandığı döşeğin altından yalvarmaya başladı. Doruk! İnisiyatifi ele almıştı. Vereceğim emirlere harfiyen uyarsan seni öldürmem. Önce iki elini boş olarak yatağın altından çıkart diye emir verdi. Emre harfiyen uyulmuş iki eller boş olarak çıkmıştı. Şimdi elini geri içeri almadan döşekle birlikte ters dön, sırtın bana dönük olsun dedi, saniyeler içinde bu talimatta yerine gelmişti. Şimdi elini davara dayarsak ayağa kalk. Şüpheli en ufak hareketin olursa tararım uyarısında bulundu. Üzerinde Kaleş’i, boynunda çapraz asılı şarjörleri ile birlikte terörist şimdi ayaktaydı. Doruk dışarı seslendi iki Mehmetçik içeri girdi, sanığı önce Salah’ından sonra üstündeki giysilerden, anadan üryan soyup arındırdıktan sonra dışarı aldılar.
Bölük komutanı anadan üryan sanığı görünce, yere yatırmış ayağında fotin üzerine çıkmıştı. Doruk askeri hiyerarşi bir tarafa bırakmış, gayri ihtiyari yüzbaşıyı kolundan tutup sanığın sırtından indirirken; sen ne yapıyorsun? Daha ele geçmeyen iki terörist var, sanık bize sağ lazım diye indirdi. Terörist dediğimiz lise çağında kandırılarak dağa çıkartılmış li le öğrencisi çağında bir çocuktu. Korkusundan tir titriyordu.
Doruk onları orada bıraktı, yanına kâhyanın oğlunu aldı, Çiftliğin samanlığı üzerine çıkarttı, omzundan tutup damın kıyısına getirdi, diğer iki PKK’lını yerini söylemek için çok vaktin yok. Ya hemen söyle ya da seni damdan aşağı atacağım diye uyardı. Bu tehdit etkisini anında göstermişti. Elini uzattı dönemin içişleri bakana Aksu’ ya ait köyü ve köye bağlı komu(mezra) göstererek orada saklanıyorlar deyiverdi. Hemen samanlığın üstünden indiler, Muhtarın talebeler köyü bastı dediği sağ yakalanan örgüt üyesinin yanına geri dönüldü. Doruk çırılçıplak yerde yatan sanığa kaçan iki teröristin yerini teyit ettirdi. Bunlar olup biterken, çok geçmeden İl Jandarma Alay Komutanlığı sorgulama timi olay yerine gelmişti. Mal bulmuş mağribi gibi sağ yakalanan PKK’lı sanığı kapıp kaçtılar. Timle birlikte Alay Komutanlığı harekât şube müdürü Yarbay’da gelmişti. Yarbay İl Merkez J. Bölük Komutanı J. Yzb. MT ’ye; Doruk olay yerinde kalsın, buraları iyice araştırsın, zula mula var mı yok mu baksın. Birazdan Komando Bölüğü ve Polis Özel Harekât timi gelecek. Biz gidelim ikinci operasyonu yapalım dediyse de MT ’yi ikna edemedi. Doruk bizimle gelsin, operasyona katılsın diye direndi. Ve Olay yeri bom boş bırakılarak, aynı gün ikinci operasyonu yapmak üzere BT köyüne doğru harekât başladı.
…/…
Çiftlikteki ilk operasyon başarılı sayılırdı. Hem bir terör öğüttü mensubu sağ olarak ele geçirilmiş hem zayiatsız iki PKK’lının saklandığı yer tespit edilmişti. Olay yeri bomboş bırakıldı, operasyona gelirken olduğu gibi her iki tim, kendi hizmet aracıyla yeni operasyon bölgesine harekât etti.
Belli bir mesafeye kadar araçlarla intikal edildikten sonra, araçlardan inildi; yaya olarak olay yerine intikal başladı. İhtiyar heyeti üyesi, aza Bölük Komutanı M. T’ ile yürürken, B. K ‘ı azanın omuzundan tutmuş, onu kendine siper ederek aza önde devletin üniformalı Yzb.şısı; onun arkasına sinerek yürüyordu. (?)
Bu yürüyüş çok sürmedi.
Olay yerine kısa sürede intikal edildi.
Bu intikalle birlikte Jandarma Komando timi ve Polis Özel Harekâtçılarda olay yerine tam teçhizatlı intikal etmişti.
Komda (mezra) yaşan ailenin erkekleri sırra kadem basmış, ev iki kadına terk edilmişti. İki kadında Türkçe bilmiyordu.
Doruk, önce kadınlarla tercüman aracılığı ile konuşup iki PKK’lının saklandığı yeri öğrenmeye çalıştı. Kadınlar sorulan her soruya, evde bizden başka kimse yok diyor, Nuh deyip, peygamber, demeyenlere selam gönderiyordu.
Doruk kadınları sorgularken, Jandarma Komando timi ve Özel Harekâtçı Polis içeride silahlı keşfe başlamıştı bile…
Kısa süre sonra birkaç el karşı ateş sesi geldiyse de çatışma uzun sürmedi. Silah sesinin yerini derin bir sessizlik aldı.
Operasyon bitmişti.
İki terörist ağılın tam ortasına sığınak hazırlamış, üzerini kuzu ve koyun gübreleri sermiş, fark edilmesin diye de üzerinde kuzuları gezdirmiş ve içine saklanmış.
Ateşle keşif yapılmasa, sığınakta yaralanıp ateşle karşılık vermeseler, asla ortaya çıkmayacakmış.
Operasyon bitince, Jandarma komando timi ve polis özel harekâtçılar “Evli evine köylü köyüne ev olmayan sıçan deliğine” deyimine uygun dağılıverdi.
Yine olay mahalli İl Merkez Jandarma Karakol Komutanı ve mahiyetine kalmıştı. Doruk, önce olup biteni olay yeri zaptına resmini çeker gibi yazdı. Zuladaki cesetleri çıkartıp otopsi için hazırladı. Uzun namlulu Rus yapısı iki silahı inceledi, silahın biri tutukluk yapmış, diğeri sanık isabet alınca ağzında mermiyle kalmıştı, zapta bu incelmeyi de ilave eti. Olay yerini olağan üstü hal C. Savcısı ve hükümet tabibine hazırlarken; otopsi heyeti de çıkageldi.
Savcısı ve hükümet tabibi, olay yerine şöyle bir göz gezdirdi. Leşlerin olduğu yere girdi, Karakol komutanının hazırladığı olay yeri zaptını, suç aleti silahları, teslim aldı. Teröriste yardım ve yataklık eden iki kadının göz altına alınıp C. Savcılığına mevcutlu teslimi için şifahi emir verildi.
Cesetler ambulansa alındı. Otopsi heyetinin işi çok uzun sürmemişti. Onlar olay yerinden ayrılır ayrılmaz, Olay yeri B. T. Köy Muhtarına zabıtla teslim edildi.
Çise cise yağmurlu bir günde başlayan operasyon, bir akşam üstü gün batarken, Doruk ve İl Merkez J. Karakol Komutanlığı personeli adına yüz akıyla zayiatsız kapanmıştı.
Ya sonrası?
Operasyondan birliğe dönen Mehmetçik, karargâha dönünce, operasyonda yaşananları bütün çıplaklığı ile heyecanla anlatılmıştı. İl Jandarma Alay Komutanlığı İl Merkez Bölük Komutanını İçerdeki teröristi görünce nasıl kaçtığı serüveni ile çalkalanıyordu.
Bölük Komutanı bu çalkantının önünü operasyon katılan erleri bölüğe bağlı J. Köy Karakollarına dağıtım yapmakta bulmuştu. Ertesi Gün Doruk Mesaiye geldiğinde, kendi maiyetindeki operasyona bir fiil katılan erlerin köy karakollarına dağıtımının yapıldığını öğrenince şaşkına döndü
Halbuki ilk etapta taltif edilmeli, mükafat izniyle ödüllendirilmeliydi. Ne hazindir ki içeri de teröristi görünce eli ayağına dolaşanlar, Mehmetçiği cezalandırmayı seçmişti. Operasyonun ilk günü, bir evin içinde uyan teröristi tesirsiz hale getirmek için akademik savaş planı yapan kurmayların ilk operasyonu yöneten İl Jandarma alay Komutanı, Erlerin karargahtaki anlatımından rahatsız olmuş, M.T.’i sorguya çekmiş.
Bir ara Karakol Nöbetçisi Merkez J. Karakol Komutanının kapısını çaldı.
Komutanım!! Sizi, Aslanlı çeşmenin başında Alay komutanıyla birlikte, T. Yzb. çağırıyor diye haber verdi. Doruk, kalktı kepini başına taktı merdivenlerden aşağı indi. Selem verdi beni istemişsiniz diye de ilave etti.
M.T Alay komutanına canlı ele geçen PKK’lının yakalanışını bir de sen anlat derken, eli yüzü pancar gibiydi.
Doruk!
Operasyonu hiç su katmadan, kısaca özetledi. Albay sessizce Aslanlı çeşmenin başından makam odasına doğru yürürken; İlk gün sevk ve idare ettiği operasyonda şehit verilen Mehmetçik ve yaralanan Polis memurunun vicdan azabı dökülüyordu paçalarından ayak izine…
…/…
Operasyonu ağzına yüzüne bulaştıran. J. Pilot. Albay kısa süre sonra görevden alındı. Operasyona katılan İlçe J. Bölük Komutanlığı personelin taltifi için silsile yolu takip edilerek J. Asayiş Bölge Komutanlığına için yazılan teklif yazısı, Jandarma Bölge Komutanlığı kanalıyla Asayiş Komutanlığına ulaştı.
Vatanı canından aziz bilip teröristin odasına tek başına gözünü kırpmadan giren ve 1. PKK’LI teröristi sağ salim çıkartan, kaçan iki teröristin yerini dakikalar içinde öğrenip, hiçbir vukuat vermeden iki teröristin de etkisiz hale getirmesine öncü ve önderlik eden Doruk haklı olarak madalya bekliyordu.
Ne yazık ki onun gösterdiği başarı, Yzb. M.T’in Teröristin odasında kaçması yüzünden, Madalya teklif önerisi, Jandarma Genel Komutanlığına yazılıp imza için çıkartılan öneri, Asayiş Komutanlığınca imzalanmayarak Doruk ve maiyetindeki Mehmetçiklerin başarısı yok sayıldı. Polis Bölgesinde aylarca sürsen silahlı gasp suçlusu, İl Merkez jandarma Karakol Komutanlığı Bölgesine ilk girdiğinde, bütün suç delil ve aletiyle ele geçenlerde, Doruk ve maiyetini yok sayan Karakol Komutanından kuru teşekkürü çok görenler, bu sefer anasının ak sütü kadar helal olan esaret madalyasının da üstününe yatmayı başardı.
Bu olaylar olup biterken, Doruğun da üç yıllık 3.kez gittiği İkinci bölge (ŞARK) hizmet süresi dolmuş, 1. Bölgeye atanma vakti gelmişti.
Üçüncü kez gittiği şark hizmeti sırasında da, atandığı görevi yasalara bağlı kalarak, bölge halkının nabzını tutarak başarıyla tamamlamanın, gururunu mutluluğunu yaşarken, komuta kademesindeki omuzlarında gökteki yıldızları taşıdığını zanneden küçük adamların başarısını görmemesinden, hak ettiği ödülleri vermedikleri gibi kuru bir teşekkürü bile çok görenlerle birlikte görev yapmanın üzerinde bıraktığı hayal kırıklığını yaşıyordu.