Seneler önce Osmanlı döneminde yazılan bu roman Türk ütopya edebiyatından güzel bir örnek olarak sayılabilir. Üç katlı boğaz köprüsü, suni dağları, sosyalleşme anlayışına dair noktalara değinen kitabı Sözlük yazarı “tahirikemal” anlatmış.
eser o dönem ütopik eserlerinde revaçta olan, rüya biçiminde kurgulanmıştır. anlatıcı rüyasında büyük dedesi molla davut’la karşılaşır ve onun rehberliğinde 24. yüzyıl istanbul’una gider. dede ile torun bir yandan şehri gezerken bir yandan da orada hüküm süren medeniyetin ayrıntılarını anlatırlar;
anlatıcı nazım rüyasında osmanlı’nın geçmiş hatalarından ders alıp islami bir düzen sağlanmasıyla gelecekte batı medeniyetini alt ettiğini görür, o yüzyılda istanbul dünya medeniyetinin başkenti olmuş, büyük teknolojik ilerlemeler kaydetmiştir.
kimseye ait olmayan uçsuz, bucaksız cennet gibi bahçeler ve parklar vardır. bu devasa bahçeleri iki kişi, maymun ve kuş gibi hayvanlarla beraber yönetmektedir!
şehirde para ortadan kalkmıştır, onun yerine itibar defteri vardır. ihtiyacı olan, ihtiyacı olan meblağı itibar defterinin bir yaprağına yazar.
zararlı alışkanlıklara sahip insan da yoktur. kahvehaneler kapanmıştır, alkol, nargile, tütün içen kimse kalmamıştır.
doğum ve terbiye evleri kurulmuştur ve buralarda sadece kadınlar çalışmaktadır, erkeklerin bu evlere girmesi zinhar yasaklanmıştır. bu doğumevleri millet malıdır ve isteyen çocuklarını yetişmesi için buraya bırakabilir.
erkekler ve kadınlar, genel ahlakı korumak adına kamusal alanda asla bir arada bulunamamakta; günün belli zamanında erkekler şehrin meydanlarını iki buçuk saatliğine sadece kadınlara bırakmakta ve kadınlar erkeklerin yaptığı bütün işleri devralmaktadır.
1913 model facebook;
bir yerde ilk defa görüşen iki adam arasında bir muhabbet gelişip birbirlerinden memnun olurlarsa daima görüşmek isterler. o zaman her ikisi birbirlerinin adresini deftere yazarlar. o iki ahbap birbirlerine yeni numaralar verirler. mesela biri diğerine ‘ ben seni bir numara ile ahbaplığa kabul ettim’ der. diğeride berikini aynı numara ile kabul ettiği akdirde aynı şekilde deftere kaydolurlar. dostluk arttıkça numaralar da artar.
restoranlarda garsonların yerine robot arabalar siparişleri getirir.
elbise gibi giyilen uçma makineleri dahil bütün makineler suyla çalışmaktadır.
polisler insanların şipşak röntgenini çekip herhangi bir hastalığı olup olmadığını öğrenebilir.
10 milyon nüfuslu istanbul’da herkesin bir numarası vardır ve nerede oldukları anında tespit edilebilmektedir.
3 katlı boğaz köprüsü vardır. (hasan ruşeni barkın’ın 1914’de kaleme aldığı ruşeni’nin rüyası adlı bir diğer bilim-kurgu eserde de bu 3 katlı köprü karşımıza çıkar; ki hasan ruşeni bu köprüye boğaziçi’ndeki 100 metrelik fatih ve yavuz’un dev heykellerini eklemiştir).
bunun yanısıra eserde kimilerine tam bir distopya örneği olarak gelecek totaliter unsurlara da rastlarız. romanda istanbul’un bu teknolojik gelişmişlik seviyesine, uyguladığı katı islam şeriatı sayesinde varmış olduğu iddia edilmektedir.
23. yüzyıl istanbul’unda erkekler ve kadınlar kamusal alanda zinhar biraraya gelememektedir.
insanlar sokakta “sanki hep bir fabrikadan çıkmış kumaşlardan yeknesak elbiseler giymişler; hepsi bir ana babanın taht-ı terbiyesinde büyümüşler gibi kemal-i süratle muntazaman yürümektedirler”. bu yüzyıldaki istanbul’da gayrimüslim yurttaşlar toplumsal alandan tamamen dışlanmışlardır. kendi özerk arazilerinde küçük topluluklar halinde herhangi bir ekonomik veya politik güçleri olmadan yaşamalarına izin verilmiştir.
ek: 1913 yılında yazılan diğer iki bilim-kurgu; celal nuri’nin tarih-i istikbal ve yahya kemal’in çamlar altında muhasebe adlı eserleridir.
tarih-i istikbal’de 152. yüzyıl dünyasında kutuplar ve okyanuslar dâhil olmak üzere her yer işgal edilmiştir. binalar, fabrikalar, makineler bütün dünya’yı o derece kaplamıştır ki yeryüzü artık görülememektedir. sadece karalar değil, denizler ve okyanuslar da imara açılmış ve insanlar denizlerdeki evler karalardakilerden daha ucuz olduğundan buralarda oturmaya başlamıştır. mevsimler yok olmuştur. insanın fizyolojisi de başkalaşıma uğramış; mide ve bağırsaklar evrim geçirerek küçülmüş ve böylelikle artık daha az yiyecekle doyulmaktadır..
çamlar altında muhasebe’de ise yahya kemal’in gelecek istanbul kurgusunda topkapı sarayı gibi tarihi binalar hiçbir değişikliğe uğramamıştır, fakat karşımıza yeni bir takım yapılar çıkar. muazzam büyüklükte yüksek kapılara sahip âlem-i islâm bankası, karakterin o zamana dek gördüğü tüm binalardan daha muhteşem bulduğu dâr’ül mûsıkî ve muallimîn ve muallimât-ı islâm mahfili, encümen-i dâniş gibi islami kod isimleri taşıyan binalara şahit olunur.
daha geniş bilgi için; seda uyanık’ın ‘bir osmanlı kurgusu: fenni edebiyat adlı kitabına göz atılabilir.