Yazdığı kitapları ile toplumunda kadın olmanın ne anlama geldiğini öğreten, kadın- erkek eşitsizliği üzerinden var olan ayrımcılıkları sorgulamayı öneren, bugün son derece sıradan bir konu olan cinselliği tabu olduğu bir ortamda açıkça tartışmaya cesaret eden, dergiciliğin yabancı dergilerden alıntılar yapmaktan ve makyaj hilelerini anlatmaktan ibaret olmadığını gösteren, kadın olmanın onurunu insan olmanın onuru ile aynı çizgiye taşımak konusunda gayret gösteren bir idol türk kadınıydı Duygu Asena.
Kitaplarıyla, fikirleriyle, cesaretiyle yasayacak olan bir kadın, bir yazardı. kitaplarını/düşüncelerini beğenseler de beğenmeseler de Türkiye’de nüfusun tamamını ilgilendiren bir çok konunun gündeme gelmesinde, toplumda konuşulur olmasında önemli payı olan değerli insanlardan biriydi.
Birilerinin hayatında fark yaratmaya çalışmış,kitaplarını okuyunca kadın-erkek ilişkilerini sorgulamaya başlıyorsunuz sayesinde. Okuyucuyu gaza getirebiliyor kitapları 🙂 Gerçi okuyucu kendi olgunluğuna yavaş yavaş eriştikçe gerekli kısımları filtreleyip körü körüne inanmamaya başlıyor ve farkediyor ki kadın ve erkek eşit meşit değil. Kaba kuvvet üstünlüğü erkekte olduğu sürece ve erkekler bunu zorla kullanmaya çalıştıkça da olmayacak…
Bir yandan kadınlara feministlik duyguları aşılayıp yani meali; evde kocalarınıza boyun eğmeyin, her şey eşit, gerekirse siz hamile kalmayın bırakın kocanız kalsın derken diğer taraftan editörlüğünü ve yazarlığını yaptığı ev kadını dergisinde ev işleri nasıl yapılır, kadınca’da nasıl güzel yemekler yapılırın tarifini vermekteydi…
Aslında aşk yok demesine rağmen, aşk denen şeyin başka şeylere kılıf olarak kullanıldığına inanmasına rağmen, gerçek aşkı aramaktan da bıkmamış bir kadındır 🙂 Duygu Asena adı bu ülkede feminizm ile birlikte söyleniyorsa bunun altında kadınlardan çok erkeklere ulaşabildiği gerçeği göz önündedir.
Onun hakkında araştırma yaparken söyleşilerinden birini okudum, şans eseri. Kendisine sorulan soruyu öylesine içten öylesine güzel cevap veriyordu ki daha çok hayran oldum.. O cevabını sizinle paylaşmak isterim;
S: Ama aşk geçici bir şey değil mi?
Duygu Asena: Geçiyor, aşk da geçiyor, aşka verdiğin önem geçiyor. Şimdi böyle diyorum ama tak diye âşık olabilirim ama illâ olayım takıntım yok. Çok hareketli bir hayat, bir şey üretmek, bunlar onun yerine geçiyor. Ama onlar aşkın geçişinden çok güzelliğin geçişine üzülecekler herhalde, çünkü onunla var oluyorlar. Hakikaten çok ciddi bir durum. Sırf güzelliğiyle zengin bir erkek yakalamış ve o güzelliğini sürdürmek için sürekli estetik faaliyetler içinde. Ben o kadınların mutlu olduğuna inanmıyorum, çok acınacak durum.
—–
O sadece kadının toplumda ne şekilde durması gerektiğini,bir kadının kendi ekonomik özgürlüğünü nasıl kazanabileceğini,bir erkeğe bağımlı olmadan nasıl yaşayabileceğini göstermek adına savaş verip,bunları dile getirip hemcinslerine cesaret aşılamıştı.Bunca zaman geçmesine karşı bugün Türkiye, kadın hakları konusunda az da olsa ilerleme kaydedebilmiş, basın ayağı bu konuyu ciddiye alıyorsa ki bunda kuşkusuz Duygu Asena’nın çabalarının olduğunu düşünüyorum.
Düşüncelerini kabul eder veya etmezsiniz, kendisini sever veya sevmezsiniz ama o kadınların sesi olmayı başardığı için büyük saygıyı hak etmekte. Ve kadınlarımızın özellikle son zamanlarda artan eş cinayetlerine kurban gittiği ülkemizde onun yokluğunu bilmek daha da acı.
Çoğu insan gibi göçüp gitmedi. Her zaman yaşayacağı eserleriyle anılacak…
-bk