30.01.2019
Koskoca bir seneyi yazmadan geçirmişim. Üstelik kalemimden bile gram boya akmıyor. Sağ köşeye tarih atmaya çalışırken farkettim.
Son satırlarımı yazdım az önce. Demek ki, bazı şeyler gibi onun da miladı dolmuş. Ne yazık!
Bu geçtiğimiz bir sene içinde, olabildiğim tek şey
“ hiçbir şey “ Terfi aldım… Onu da haneye bir artı olarak eklersek , hafif bir ışık yakalamış olurum. Mükemmel bir tatili de es geçmeyeceğim böyle bir durumda. Çünkü, bu vasat bir yılı anlatacak bir başka güzel cümlem daha yok.
Gerisi zaten kendimi toparlamaya çalışmaktı. Olumsuz cümlelerin baş kahramanı bendeniz, koskoca bir yılı kendimi yokuşu tırmanırken , kendimi itelemeye çalışırken buldum. Belki benim ile tırmandığınız o yokuşta, kenarda soluklanan kişi bendim. Hissetmemenizi normal karşılarım, ben de hissedememiştim kendimi çünkü…
Hala toparlanmış, kendimi toparlayabilmiş değilim. En az odam kadar dağınığım. Yazmaya bile elim varmıyor. Belki de birazdan yazmayacağım bile. Oysaki zorluyorum. Dilimden, kalemime – ancak bu yazı okunduğunda farkedilebilir – tılsımlı sözler aksın istiyorum. Penceremin ucundaki ilham perim bile gitmiştir sanıyorum. Zaten yeni nesil periler de bekletilmeye gelmiyor…
Kızmıyorum onlara. Kimselere kızamadığım gibi. Ama sadece kendime, bir tek kendime kızmam mümkün olabiliyor.
Belki de yapamadıklarıma, yapamayacağım hissini ortaya atan her bir ayrıntıya kızıyorum ki;
gönül kırgınlıkları da fazla,
hayatta birşey olamamak,
bunun farkındalığı,
beş günden fazla kadehinde bekleyen şarap,
odaya yaydığı o tuhaf koku,
tükenmeye ramak kalmış mum,
tadı bir şeye benzemeyen Endonezya abur cuburu,
çalışma masamdaki minik aynanın üzerindeki cımbız,
beni azad et diyen küllük,
yerdeki zeminle bütünleşmiş olan, haftaların marifeti sigara küllerim,
Bütün bunlar her bir ağızdan konuşuyor olamazdı ya…
Ve umarım hayallerim de , o mavi çöp poşeti içerisindeki boş ice tea şişelerinin arasında değildir.
Dilerim… Siz de dileyiniz!