Sen, adam;
Sen gri hayatıma dokunan bir mucize olacaktın,
Beklenmeyen ve aniden,
Derin çukurlara çöken koyu gözlerime bir ışık,
Karanlık gecelerin örtündüğü, ıssız sokaklarımda neşeyle oynayan bir çocuk,
Yüreğimin dallarında baharı müjdeleyen bir güvercin,
Köklerini en derinlere, daha derinlere kadar ulaştıran ulu bir çınar,
Gökyüzümü heybetiyle dolduran sımsıcak bir güneş,
Yorgun bir günün sonunda demli, taze, bir bardak çay,
Umuda doğan bir gün,
Rüzgarla dans eden bir başak tanesi,
Ilık bir gece meltemi,
İnsanın içine işleyen bir gündoğumu manzarası,
Olacaktın,
Ama olmadın,
Damakta kekremsi bir tat bırakan gün batımı oldun,
Renklerimi alıp giden bir savaşçı,
Kanadı kırık küçük bir kırlangıç,
Köklerinden devrilen bir ağaç,
Gri sokaklarımı çepeçevre saran bir sis bulutu,
Nefes almamı engelleyen rutubet kokulu bir oda,
Hüzünle ağlayan bir çocuğun gözyaşları oldun,
Yarım kalmış bir kitapla,
Soğumuş bir kahve,
Bir de yağan yağmurda lime lime olmuş bir battaniye bıraktın bana.
Olmanı istediğim hiç bir şey, olmamanı istediğim her şey oldun bana.