Ab-ı Hayat
Su aktı birden
Ve yanlış mevzide iki çeşme
Bebeleri diş çıkarmış
Ağızları hala süt
Kesik yamaçların bitmeyen korkusu
Kavradı bir çobanı
Yığın yığın çobana
Karayı kızılı
Aman beyaz olmasın
Çoban ürkmesin sonra
Alnından bir kuş uçtu
Gecenin esmerliğine
Sebil güneşe fışkırmakta
Dibinde ham gölge
Ellesek buz gibi
Ellesek cehennem sıcak
Kurt uluması en ağır kulaklarda
Çoban seslendi sebile
Fakat sebil güneşte
Güneş yukarıda
Ki günler vardı aşağıda
Kitaplardan çalınmış
Birkaç afilli harf
-söz denmez çünkü buna-
Genç kız dudaklarında
Suyu arıyordu çoban
Çoban nimeti arıyordu
Güneşin istilası kaynayan cana
Çoban aradı
Ateşi buldu
Cengaver hissi yanıyor hala
Vuslata erdik
Su kaynadı yine
İki tepe arasında
Çoban ki avcunda bir parça can
Parmaklarından kaynayan
Ateş ruhunu söndüren
Bir parça can
Meşhur serinliği üstünde
Sonra masum inilti
Çölden kainata
Kum tepeleri dile geldi
Şahitiz!
Su vardı sahibine
Şahitiz
Birbirimize geçtik
Birbirimizi tanımadık ama
Enkaz mı
Tufan mı
Garip
Kuş uçarken düştü
Ham gölge de yok
Güneş aşağıda
Günler yukarıda
Sebil başı boş