Havada yanmış kömür kokusu, soğukla beraber daha da çöktü eski binanın yıllardır durduğu sokağa . Ellerini birbirine ovuşturarak , nefesini o küçücük avuçlarıyla yakalamaya çalışarak birazda olsun ısınmaya çalışıyordu. Keçeleşmiş saçlarının rengi kahverengiden griye doğru değişmeye başlamıştı. Soğuk zordu ama açlık çok ağırdı ve üç gündür bulabildiği tek şey , geçen gün çöpe atılmış o bayat ekmek parçasıydı. Bir iki gündür sabah akşam gidip yiyecek aradığı üç beş tane çöp tenekesinden meyve kabuklarından başka pek birşey çıkmamıştı. Yaklaşık bir haftadır pek doğru düzgün yemediği için tuvalete çıkma ihtiyacı da olmamıştı. Sabahtan tekrar çöpleri kontrol etmeye gidecekti , şanslıysa bir iki parça ekmek bulabilmek için. Açlığı hissetmek sanki karnında devamlı büyüyen bir boşluk varmış gibiydi. Boşluk büyüdükçe bütün organlarını içine çekiyordu. Sanki bu boşluk kendi bedenini yiyordu. Soğuktan acıyan elleri daha da acıyordu . Uykusu geldi , nefesi yavaşladı. Uyurken , kendini muhteşem bir sofranın başında tıka basa yemek yerken hayal etti. Sıcak bir odada annesi ona yemekler taşırken gülüştüklerini de. Uyku sonsuzluğa döndü , kafası usulca bacaklarının arasında düştü. Bedeni tüm ağırlığını yandaki soğuk ve nemli duvara verdi. Öylece kaldı oracıkta.