Ben birini öldürdüm. Hikayesinde bütün sayfalar bomboş, hiç yaşamamış, duymamış ve görmemiş biri… Hayatı sevecekken son bir darbeyle hayatını yere seren biri… Ben onu öldürdüm. Kendimin katiliyim. Nefsi müdafaa değil bu. Bilerek ve isteyerek göz göre göre. Cezam, müebbet… Bu hücrenin en ağır hükümlüsü benim. Bir insan kendini yaşamdan sırt çevirerek öldürür mü? İntihar da değil, bu bir cinayet. Saçlarımda kelebeklerin uçuşmasına bile izin vermedim.
Ben, beni öldürdüm. Gecenin odak noktasında bir alavere dalavereye gitti gençliğim. Yaşayamadığım çocukluğumun mezarına onu da gömdüm. Şimdi sevilsem ve sevsem kendimi yaşamadıktan sonra buna değer mi?
Ben birini öldürdüm. Gözleri yeşil, bakışları simsiyah… Hayatın renklerini bir türlü görememiş ve yemyeşil ağaçların bile güzelliğini bilememiş. Dalında kalbini, kendini kırmış o birini. Kemiklerimi lime lime ettim, ruhumu tırmaladım tırnaklarımla. Üstüme kanımı bulaştırdım, otuz iki yerimden bıçakladım yaşama Sevinç’imi; bulutlardan son bir Fatiha okundu. Hakkın rahmetinde bile kendime çirkindim.
Ben beni öldürdüm, adım ne fayda…
Dilara AKSOY