İstesem de giremiyorum kalabalıklara.
Atamıyorum adımımı eşiklerden içeri.
Hep dışta, dışarıda koyuyorum kendimi.
Yeni ”merhaba”lara,”memnun oldum”lara kucak açmak hiç bana göre değil.
Her daim elvedalara, hainliklere dönüştüler çünkü hepsi birer birer.
Yüzleri hep sahte sanki insanların; gülüşleri, ”nasılsın?”ları hep bir eğreti duruyor sanki ağızlarında.
Bir kitap değiller; bir kağıt, kalem hiç.
Yüzleri kızarmıyor artık mesela utançtan.
Utanmak nedir, ayıp nedir unutmuşlar.
Hiç bilmemişler, öğrenmemişler sanki.
Vicdandan yoksun yaratılmışlar.
Onlara yer yok benim dünyamda.
Ya da benim onların dünyasında yerim yok.
Farklı dünyaların insanlarıyız(!) tabir-i caizse.
Çalmasın zilim, gelmesin çağrılar telefonuma.
Kalabalığınızda insanlıktan çıkmaktansa; insanlığımla yalnızlığımda boğulmayı yeğlerim!
2 comments
çok gerçekçi ve çok başarılı..
çok teşekkür ederim 🙂