Yalnız ve akşamdan kalma bir sabahı kucakliyorsaniz dibi vurmussunuz demektir.Uyumak için bir nedeniniz yoktur bunu satın alacağınız bir lüks olarak görürsünüz.Telefon edip patronunuza yalanlar sıkar içmeye devam edersiniz.Acı çekiyorum,beynim acı çekiyor;tırnaklarım acı çekiyor,kalbim acı çekiyor,kalemim sayfalarima acı çektiriyor..Balkonda oturmuş sabah güneşini izliyorum bir çağre.Düzenli geçirdiğim ‘Ötekilesme’ nobetlerinin tamda içindeyim. İnsanlardan kaçıyorum,aynada gördüğüm adamdan kaçıyorum,uzanamicagim yerlere dağılıyor parçalarım engel olamıyorum. Neydi yalnızlıkta derdim?.Buram buram yalnızlık kokuyordu yatağım.Günler öncesinden kalan şişeler,piramit modeli kultablagim ve depresyon eşofmanım benim silahım olurdu bu dönemlerde.Yatağımda işleri iyi yürütürdüm,Amirime telefon açıp bugün için hasta olduğumu belirtirdim ve zafer gulumsemesiyle battaniyeyi burnuma kadar çeker saklanirdim.Günler haftalara uzar ben kacardim.Neyle karşı karşıya olduğumu biliyor ilk kez karsilasmiyordum bununla.Silahımı elime alır başlardim sayfalara sıkmaya,Günlerce orada kalır kusardım nefretimi odama.Her ne kadar sarhoş olsamda ihmal etmedim yazdıklarımı saklamayı,Hatununuzu çırılçıplak ortalıkta dolastirmaktan farksızdı bu.Seviyorum acı çekmeyi sonunda beni pislik bir adama donustursede.