Tu amico non piangerai la mia morte,
per te sarò una pietra tombale
per te sarò un nulla distrutto,
tu non piangerai la mia morte
e forse ti darà anche sollievo
sapere che sotto la terra
cosparsa di venti improvvisi
giace un notturno poeta
che al mondo non era nessuno.
Sen arkadaşım, benim ölümüme ağlamayacaksın.
Senin için bir mezar taşı olacağım.
Senin yokluğundan bihaber olduğun bir şey olacağım.
Sen benim ölümüme ağlamayacaksın.
Dünya için bir hiç olan bir mağrip* şairi
Ani rüzgârlara serpilmiş,
Toprak altında yatıyor olacak.
Sen belki de tüm bu olanları bileceksin
Başıma gelenleri bilmek senin içini ferahlatacak.
* Notturno kelimesi, ‘akşam’ yerine, anlatımın derinliğini zenginleştirmek için Arapça’da akşam namazının kılındığı zaman anlamına gelen ‘mağrip’ kelimesine çevrilmiştir.
——————–
A volte Dio
uccide gli amanti
perché non vuole
essere superato
in amore.
Kimi zaman Tanrı
Aşıkları öldürür.
Çünkü kimsenin
Kendisinden fazla sevilmesini istemez.
——————–
La pace che sgorga dal cuore
e a volte diventa sangue,
il tuo amore
che a volte mi tocca
e poi diventa tragedia
la morte qui sulle mie spalle,
come un bambino pieno di fame
che chiede luce e cammina.
Far camminare un bimbo è cosa semplice,
tremendo è portare gli uomini
verso la pace,
essi accontentano la morte
per ogni dove,
come fosse una bocca da sfamare.
Ma tu maestro che ascolti
i palpiti di tanti soldati,
sai che le bocche della morte
sono di cartapesta,
più sinuosi dei dolci
le labbra intoccabili
della donna che t’ama.
Barış kalpten fışkırıverir
Ve bazen kana dönüşür.
Senin aşkın bazı zamanlar bana dokunur
Ve sonrasında felaketime dönüşür.
Ölüm işte burada,
Omuzlarımın üzerinde
Acıkmış bir çocuk gibi ışık istiyor ve yürüyor.
Bir bebeği yürütmek basit bir iştir,
İnsanları barışa taşımak beni korkutuyor.
Çünkü onlar gittikleri her yere ölümü taşıyorlar.
Beslenmesi gereken bir ağız sanki.
Ama sen,
Onlarca askerin kalp atışını dinleyen üstadım, beyim,
Biliyorsun ki ölümün ağızları kâğıt hamurundan yapılmış.
Seni seven kadının dokunulmaz dudakları
Tatlılardan bile daha yılankavi.
——————–
Io non ho bisogno di denaro
ho bisogno di sentimenti
di parole
di parole scelte sapientemente
di fiori detti pensieri
di rose dette presenze
di sogni che abitino gli alberi
di canzoni che facciano danzare le statue
di stelle che mormorino
all’orecchio degli amanti.
Ho bisogno di poesia
questa magia che brucia
la pesantezza delle parole
che risveglia le emozioni e dà colori nuovi.
Ben paraya muhtaç değilim.
Hissiyata muhtacım.
Kelimelere,
Ustalıkla seçilmiş kelimelere,
Düşünceleri aktaran çiçeklere,
Buradayım diyen güllere,
Ağaçların yaşamasına imkân sağlayan rüyalara,
Heykelleri dans ettiren şarkılara,
Aşıkların kulaklarına mırıldanan
Yıldızlara ihtiyacım var.
Her kelimesi
Yeni bir duygu rengini uyandıran,
Sihri kelimelerin yükünü yakan
Şiire ihtiyacım var.
Çeviri: Sercan Leylek
İletişim: facebook.com/PiriReisVeNostradamus