İnsan seslerinin ağaç boylarını geçtiği şu yıllarda
Kafamı alıp betona vuruyorum
İsyan türkülerinin bestelendiği mimsiz medeniyete
Kendi ellerimle kulaklarımı veriyorum
Saflarımın bozulduğu rengarenk gözlerimde
Ağlanacak halime gülüp duruyorum
Kan damlalarının insanları yaşatmadığı zengin sofralarında
Daha çok yemek yiyip kas yapıyorum
Kalbimin uzaktan hoş göründüğü senin gözlerine
Cahilliğimi sokup çıkarıyorum
İnsanların birbirinden kaçtığı şu garip yerlerde
Hayvanları kol kola verirken görüyorum
Taşların ikiye ayrıldığı yanardağ kıvılcımlarında
Kalbimin yerini yoklayıp,unutuyorum
Uzaktan sesi hoş gelen bir türküyü dinler gibi
Kendime yaklaştıkça çömeliyorum
Bütün insanların birbirine cahil dediği şu asırda
Dilimi gömecek kitaplar arıyorum
Kendilerine yaptığı zulmü normal gören medeni insanlara
Osmanlı mutfağından kılıçlar veriyorum
İnsan seslerinin birbirine karışıtığı dar gözeneklerde
Çocuk gülüşmelerine kızanları bir bir eliyorum
Vatanımın yoksul olduğu kardeşlik duygusunu
Bir ağacın tepesine çıkıp kucaklıyorum
Hakiki insanları ararken ellerimde
Kafamı bir toprağa bir de semaya hareket ettiriyorum
Ve en sonunda her zaman yapmam gerekeni yapıp
Sonsuz kitaplara dalıyorum
2 comments
“İnsan seslerinin birbirine karışıtığı dar gözeneklerde
Çocuk gülüşmelerine kızanları bir bir eliyorum
Vatanımın yoksul olduğu kardeşlik duygusunu
Bir ağacın tepesine çıkıp kucaklıyorum”
Kaleminize sıhhat efenim…
teşekkürler cümlemizin kalemine..