An geliyor insan tıkanıyor bazen biliyormusun. Söyleyecek tek kelime kalmıyor ya da söylesen bile kifayetsiz. Susmak en iyi çözüm bazen, ezan sonrası sessizliği dinlemek ve yahut sabahın ilk ışıkları ile cıvıl cıvıl öten kuşlara kulak vermek. Normalde balıkları yalnız yenilebilinir oldukları için severim ama akvaryumda yüzen balıkları izlemekte dinginleştiriyormuş insanı, psikoloji hakkında yazılan bir makalede okumuştum yıllar önce. Sessizliği fazla seven bir adam değilim, aslında konuşkan biriyimdir. Monolog bana göre değil, dayaloğu daha çok severim. Çevremde hayatın devam ediyor olması ve çıkarttığı ses ile bunu bana aksettiriyor olması hoşuma gidiyor nedense. Tek sıkıntım kuru insan kalabalığı, İstanbul'u sevemedim bir türlü bu nedenle. Bir konserde olmak, bir panayır ve ya fuarda stand gezmek ve de insanlarla etkileşim kurmak damarlarımda akan kana bir pascal daha ivme katıyor hep. Bu arada, ara ara aklıma geliyorsun yine; bazen seni çok özlediğimi farketmek ve bu özlemi gidermek için yeryüzünde var olabilecek bir bahane bulamamak, aşırı derecede hayata karşı isteksizlik yaratıyor bende. 2+2'nin 4 olduğuna da inanmıyorum bugünlerde, zaten ileri matematikte hep değişen bir değeri var. Bilim adamları bu sayede uzaya çıkabildi ve yaptıkları araçlarla uzay şartlarına mukavemet sağladılar. Hayatta öyle zannımca, değerler ve duygular değişkenlik gösteriyor zaman içinde ve direnç sağlıyorsun olana bitene. Birde seni unutmayı başarsam..
Seni çok özledim..
Sevgiler,
Güney