Bölüm 10: Meliha!
Dondurmacı Veysel’den sonraki durakları Meliha oldu. Minibüsteki yolcularıyla birlikte!
Yolcu 1:
“Dondurma iyi geldi ya! İçimiz yanmış.”
Yolcu 2:
“Kesene bereket şofer!”
Mazlum:
“Ne demek teyzem; bal, şeker olsun!”
Yolcu 3:
“Şimdi nereye gidiyoruz?”
Mazlum:
“Meliha’nın dükkânına!”
Cumali:
“O kim?”
Mazlum:
“LGBT grubunun kurucusu! Geldik zaten.” Minibüs, dükkânın önünde durdu.
“Siz bekleyin, birazdan geliriz!”
Yolcu 1:
“Nereye geldiğimizi bilmiyoruz ki! Bari inelim de azıcık dolaşalım, bacaklarımız açılsın!”
Mazlum:
“Tamam ama fazla uzaklaşmayın! Hadi Cumali!”
Dükkânın, geceleri yanan ışıklı tabelasında ‘Erotic of Meliha’ yazıyordu. Camlı kapısında ise ‘küçük el aletleri’ yazısı vardı!
Kapı, yukarıdaki müşteri ziline çarptı.
Kapıyı kapatıp etrafı incelediler. Şişme insanlar, deri kıyafetler ve fayansçı tulumları… Çizgili tişörtlü, göbekli ve kemerinde telefon kılıfı olan amca mankeni bile vardı. Etiketinde ‘halk adamı’ yazıyordu!
Dükkânın arkasından Meliha’nın sesi geldi:
“Parolayı söyle!” Mazlum biraz afalladı.
“Iıı… Yeni gelinin tuttuğu gibi tutma şunu!” Sarışın bir afet tezgâhın arkasına geldi.
“Doğru! Evet, nasıl yardımcı olabilirim?”
Cumali, halâ Meliha’nın şokundaydı: “Biz, şey…”
Meliha:
“Kırbaç, kablo, çekiç, hortum!”
Mazlum:
“Sağ ol, biz yedik de geldik! Sana arkadaşımı getirdim. Seninkilerle tanışmış! Belki aralarına girerse rahat eder, diye düşündüm. Bir, iki tüyo verirsen iyi olur.”
“Hâllederiz! Otur bakalım. En baştan anlatayım. Her işin tarihini bilmek gerekir.”
Mazlum:
“Hay ağzını öpeyim!”
Meliha:
“Bahane arama ulan! Köyde üniversiteyi kazanan tek kızdım. Makine Bölümü’nü tutturmuşum, boru mu? Okula geldim, bölümde tek kız benim! Gide gele, arkadaşlarla samimiyetimiz ilerledi…” Mazlum’un incelediği mankenden çığlık sesleri gelmeye başladı.
“Kurcalama ulan şunları!”
Mazlum:
“Gâvura bak, neler yapmış?”
Meliha:
“Bizim fakültede bir köylüm varmış! Haberim yok tabi. Telefon etmiş bizim muhtara; muhtar da babama! Adam atladı geldi. Okulu bitirmeden aldı beni. Neymiş ‘kötü kadın olurmuşum!’ Yerim yurdum belli olsun diye de bu dükkânı açtı. Ben de derslerden öğrendiklerimle aletlerin bakımını yapıp yevmiyemi çıkarıyorum.” Mazlum, vibratörle sırtını kaşırken:
“Seninkilerin arasına nasıl girebiliriz bir şey söyle!”
“Herkes gibi ölçüme gireceksin!”
Cumali:
“Ne ölçümü? Zekâ mı, kültür mü?”
Meliha:
“Senin ufaklığı ölçecekler! Eğer asgâri sınırı geçersen, kabul edilirsin.”
Mazlum:
“Son gördüğüm kadarıyla işimiz mucizelere kaldı!”
Meliha:
“Tasalanma! Sana krem vereceğim. Gerisini düşünme!”
Mazlum:
“Bize müsaade o zaman. Malum, işimiz var. Sana kolay gelsin!”
“Sağ olun. Selâmetle!”
Cumali ve Mazlum kapıya yöneldi. Meliha, tezgâhın altından çıkardığı ok ve yayı temizlemeye başladı. Cumali durakladı. Mazlum:
“Yürüsene oğlum!”
Cumali:
“Bu kremi vücuduma sürsem, boyum da uzar mı?”
Meliha:
“Çıkın ulan dışarı, salaklar!”
İki arkadaş hışımla kendilerini dışarı attı. Meliha’nın attığı ok, duvarda asılı plastik kalçaya saplandı!
—Sonraki Bölüm—
‘Azad!’
Yasin Numan Yılmaz