Kışın yüzünü bahara döndüğü lakin akşamları hala iç titreten ayazın hakim olduğu sokaklar, yürüyordu. Gözü bir an Ay’ ı gördü. Bulutların arasından adeta ringte ki bir boksörün iplerden kurtulma çabasındaki gibi inatla yer yüzüne inmeye çabalıyordu. Cengiz, ayağında siyahtan griye dönmüş ayakkabıları, saçları beresinin altında soğuktan kaçarcasına gizlenmiş, o sıska bedenini biraz olsun doyurmak için giydiği kat kat elbiselerini koyu yeşil mont ile bütünleştirmiş asi ama bir o kadar da nazik bir edayla hafiften yüzünü okşayan ışığı hissetmişti.
Bir kaç hafta önce köyüne tatile gitmişti. Eskiden koşup oynadığı tozlu yollar artık yerini teknolojinin hat safhasında siyah bir kaplamaya bırakmıştı. Anılarını düşünüyor ama gözlerinin gördüğü ile çatışma yaşıyordu. Küçükken bozuk satıhların olduğu, yıkık duvarların olduğu eski evlerle bezenmiş bu mahallede aslında hiçbir şey rahatsız etmiyordu gözlerini. Şuan gördükleri ise o denli düzenli ve bakımlı olmasına karşın kendini yabancı hissetmesine, bu düzenden içsel bir kaygıyla rahatsız olmasına neden olmuştu. Cengiz artık eski hikayelerini anlatmak istediğinde çocuklarına yalan söylüyormuş hissine kapılacağını ve çocukları tarafından yargılanacağını hissetmişti. Sahi ya Cengiz anılarında geçen köyünü nasıl anlatacaktı? Sormayacak mıydı çocukları bir gün geldiklerinde baba burada bahçesinde hurma ağacı olan bir duvarı yıkılmış kerpiç ev nerede diye? Yaşadığı günlerde var olan dünya değiştirilmişti san ki.
Bir an yola indiğini fark edip korna sesiyle birlikte ürperdi Cengiz. Yoldan hızla geçen bir kamyonet asabi tavırlarıyla Cengiz’ i geride bırakıp köşeden dönmüştü. Cengiz yaşadığı şehirde şuan gerçek olan yaşamının yıllar sonra anlatıldığında aslında ne kadar da gerçeklikten uzaklaşabilceğini düşünmeye başladı. Yaşamın gerçek olması ancak ve ancak yaşayan kişi için geçerli bir kaideydi. Öncesi ve sonrası zamana bağlı olarak gerçeklikten uzaklaşıp hatta fantastik diyebileceğimiz bir dünyaya geçiş yapıyordu. Eskiden dedelerimizin anlattığı hikayeleri nasıl masalımsı dinliyorsak bugün de yaşadıklarımızı anlatacağımız çocuklarımız ve torunlarımız gelecekte çocuklarına ve torunlarına anlattıklarında birer masal olacaklardı. Zaman aslında o kadar mucize dolu bir akıştı ki bu eşsiz evrende geçmişi masal geleceği de bilim kurgu olarak aktarıyordu bizlere. Aslında her şey kendi zamanında yaşanmış gerçeklikler olarak kalıyordu.
Cengiz içinden tebessüm etti, yüzünde nazik bir mutluluk belirdi yaşamanın ne kadar güzel bir aktivite olduğunu düşündü. Farkında olmadan evinin önüne gelmişti. Zili çaldı. Küçük oğlu pencereden neşeli bir sesle sevinç çığlıkları atmıştı. Kapı açıldı, Cengiz mutlu bir gayretle adımladı eşikten aklında eski anılarının masallığı iki kat yukarıda yaşamın ta kendisi duruyordu.