El Sanatları geçmişten bu yana farklı dini inançlar ile kültürel aktarımın, yeni bir anlayış aracılığıyla çeşitliliğin bir yansıması olarak beşiği olmuştur. Testiçanak-çömlekçilik, basmacılık, bakırcılık, kuyumculuk, gümüşçülük(telkâri), iğne oyası, el nakışı, yorgancılık, oyacılık, boyacılık (sibbeğ), dericilik (debbağ), sabunculuk, dokumacılık, şalüşapik kumaş dokumak, kilim dokumacılığı, semercilik, keçecilik, tahta oymacılığı (kakmacılık), kalburculuk (gürgen ağacı işlemeciliği) ve taş işçiliği başta olmak üzere bahsini ettiğim el sanatları, çok eski çağlardan beri sanat ve zanaatçılar tarafından yapılmaktadır.
Testi-Çanak-Çömlekçilik: Testi, toprak, bardak, küp saksı antik dönemlerden bu yana devam eden bir sanat dalıdır. Özellikle kolaylıkla bulunabilir olduğundan, kırmızı toprak küp yapımcılığına uygun olduğu için kadim sanatlardan çömlekçilik unutulmamış hatta gelişme göstermiştir. Çömlekçilik fazlasıyla zahmetli olduğundan, yeni neslin mesleğe pek ilgi gösterdiği söylenemez.
Telkari: Süryanilerin yüzyıllardır yaşattığı önemli sanatlardan biridir sözcük anlamı tel ile yapılan sanat anlamını taşımaktadır. Aslında telkâriden yapılan işler sayılamayacak kadar çeşitlidir sigara ağızlıklarından, tütün kutusundan, fincan zarfları, tepsiler, aynalar genellikle telkâri tekniği ile yapılmaktadır. Kaynağı Mezopotamya olan telkari sanatı öncelikle Anadolu’ya ve Anadolu üzerinden Avrupa’ya yayıldığı bilinmektedir. Yurdumuzda ise en önemli telkâri merkezleri genellikle Süryanilerin yaşadığı illerdir. Günümüzde zarif ve kıymetli olan bu sanatı yaşatmaya çalışan çok az sayıda telkâri ustası yaşamaktadır. .
Bakırcılık: yüzyıllardan beri devam ettirilen ancak günümüzde gittikçe eski önemini kaybetmekte olan kadim sanatlardan biridir. Büyük emek gerektiren bu sanat aracaılığıyla bakırdan çeşitli sofra takımları, sini, leğen, yemek tencereleri, ibrikler, su güğümleri yapılmaktadır. Yılda bir kez iri taneli özel kum ile kalaylanması zorunluluğu sonucunda ise Anadolu’ da kalaycılık sanatı da ortaya çıkmıştır.
Taş işçiliği: eski mimari yapı ve evlerin, dini yapıların yüzeylerini süsleyen zanaatlardan birdir. Taş işlemeciliğin kökeni Mezapotamya ve ülkemizde Midyat şehrine dayanmaktadır ancak yine de taş işlemeciliği bütünüyle belli bir etnik gruba ait olmaktan çıkmıştır. İşçilikte kullanılan malzemeye katori (kalker) denilmektedir, bu kelime büyük taş anlamına gelmektedir. Taş işçiliğinin sonucunda açığa çıkan eserler genellikle yazın serin, kışın ise sıcak tutma özelliğine sahiptir. Maalesef taş işçiliği günümüzde unutularak yok olmak üzeredir. Taş işçiliğini devam ettirmek için taş kesme ve işletme atölyeleri kurulmuştur, kalifiye eleman yetiştirmek ve çalışmaların alt yapısını oluşturmak, yeni kurulan taş işleme atölyelerinin başlıca var oluş sebepleri arasındadır.
