Geçmişten günümüze toplumları analiz ettiğimizde eğilimleri,zevkleri,saplantıları ve en önemlisi bağlılıklarının her geçen gün değiştiğini görebiliyoruz.Bu değişkenler toplum içinde insanların dışlanma sebeplerini oldukça etkiliyor.
Albert Einstein üzerinden efsane sayılabilecek bir takım hikayeler özellikle bizim toplumumuzda fazlaca dillendirilir.Kabul edelim ki 3 yaşında konuşmaya başlaması ve öğretmenlerinden birisinin anne ve babasına; ”Oğlunuz ileride ne olursa olsun,hiçbir zaman başarılı olamayacak.” demesi alışılagelmiş bir durum değil.Ancak Einstein aptal değil farklı olduğunu ispatlamış birisi.Farklılığını aptallık olarak fazlaca,hal ve hareketleriyle ona istemsiz bir şekilde empoze eden bir çevrede büyümüş olsaydı ne olurdu bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
Şimdilerde ise bedensel ve zihinsel gelişimi normal seyrinde devam eden veya etmiş kişilere fikirleri yüzünden aptal demek moda oldu.Toplumun çoğunluğu tarafından doğru kabul edilen herhangi bir konunun aksi yönünde fikir belirtmek fazlaca delilik alameti olarak gösteriliyor.Eleştirilmeyi ve beyaz olmadan siyahın aslında bir çok anlamını yitirdiğini insanlara anlatmak neredeyse imkansız vaziyette.Hal böyle olunca normal bir meselede dahi sohbet,muhabbet edemez duruma geldik.
Herhangi bir konuyu savunurken veyahut bir konunun aksini ispatlarken sadece sabit fikirler üzerinden yürünemez.Ortaya atılan tezin bir antitez yardımıyla desteklenmesi gereklidir ki,tezin bir dayanağı olsun.Bizimle fikir birliği olmayan insanları ötekileştirerek çeşitlerimizi kaybediyoruz.Yani antitez üretme yetimizi kaybediyoruz.Eleştireni ötekileştiriyoruz.Bunun bedeli olarak maalesef bu kadar yüksek bir potansiyele rağmen gelişemiyoruz.
Geriye döndüğümüzde,meğer aptal değil sadece farklıymış,demek yerine eleştirel düşünceyle gelişmeyi denesek sanırım daha mutlu insanlar olabiliriz.
Zeka küpü olmak yerine birazda aptalları dinlemek ümidiyle…