Sıradan hayatların içinde kayboluyoruz çoğu zaman. Bazen kim olduğumuzu unutarak bazen de kim olduğumuzu insanlara kanıtlamaya çalışarak. Ruhlarımızın ne kadar özel olduğunu hatırlamıyoruz bile, kimse de hatırlatmıyor tabi. Kapılmışız bir dünya telaşına, sanıyoruz ki kurtuluşa gidiyoruz.
Yüzeyselliğin bu kadar ön planda olduğu şu dönemde bilemiyorum ne kadar tanıştırabiliriz ruhlarımızı, ve tanıştıramadığımız şu ruhlardan neler çalıyoruz aslında. Ömrümüzün ne kadarı bize ait ve ne kadar yaşıyoruz? Aslında bahsettiğim şu ruhumu bile ne kadar tanıyorum, tanıştırmaya çalışırken başkasıyla? Ruhumu tanımlamaya çalıştığım şu dönemde gördüm ki içimizde iyilikten çok kötülük barındırıyoruz, ki belki de ruha tüm kötülüklerden arınarak varıyoruz. Peki biz karşımızda kötülüklerden arınmış bir ruh görmeye hazır mıyız aslında, içimiz bu kadar karanlıkken? Tanışmaya çalışan ruhlarımız savaşsın mı birbirleriyle yoksa her şey böyle daha mı kolay? İşte bu korku sayesinde hayatta kalan kötülerimiz var içimizde. Ve ruhların sevişmesi için savaşmaya ihtiyacı varsa neden korkuyoruz hâlâ?