Kalbim o kadar çok acıyor ki, o kadar çok yoruldum ki, sanki yüzyıldır yaşıyormuş gibiyim. Oysa daha on beş yaşındayım ve bu dünya denen yeri öğrendim. Öğrendim derken ne Paris’ini ne Londra’sını ne Roma’sını ne de Çin’ini gördüm. Daha doğrusu Eyfel Kulesi’ni, Çin Seddi’ni, Kutuplarını hatta hiçbir ülkesini, şehrini, şelalesini gidip gezip görerek öğrenmedim. Ama her şeyde böyle öğrenilmez ya. Benim yaşadıklarım bana (neredeyse) tüm dünyayı öğretmeye yetti. Ve ben bu öğrendiklerimden sonra bir türlü alışamadığım, sevemediğim bu dünya denilen garip yerden iyice (tamamen) nefret ettim. Burası yaşanılacak gibi değil, çok zor bir yer; fakirine de, zenginine de, çocuğuna da, yaşlısına da zor. Çünkü: Her anın, her adımın bir imtihan. Ve ben bundan sonra imtihan falan olmak istemiyorum.
Ben artık dayanamıyorum. Kalbimin, beynimin, bedenimin artık hiç dayanacak gücü kalmadı. Ağlamak istiyorum hem de bağıra çağıra, doyasıya ama olmuyor, göz pınarlarım kurumuş yaş gelmiyor. Beni yaratana, bizi yaratana; yine bizi şikayet etmek istiyorum. Kalbim acıyor hem de çok biliyorum taş olsa çatlardı, şeker olsa erirdi, yıldırım olsa düşerdi, Bomba olsa patlardı. Ama hiç biri olmuyor işte. Adı üstünde kalp bu ne erir, ne çatlar… Dayanır, çünkü: Başka çaresi yoktur dayanmak zorundadır
İnsan olmaktan utanıyorum, hem de çok. Keşke dünyaya bir kuş, kedi, köpek, balık yani bir hayvan olarak gelseydim. Ama maalesef seçim şansımız yok. Ne seçme ne de isyan etme hakkımız var… Ben bir insanım. Ve insanlara (kendi kardeşine) önce saldırıp sonra tecavüz edip, kesip, doğruyup, yakan duyduğumuzda bile tüylerimizi ürperten, akıl almaz işkenceler yapan … ’lar da insan. Evet! Hayvan falan değiller. Onlara hayvan demeyin hayvanlara hakaret olur. Hayvanlar bunları asla o …’lar gibi düşünüp de planlayıp da yapamazlar (Doğanın döngüsü ve zorunlu olan beslenme ihtiyaçları dışında). Onlara canavar da cani de …’ da diyemezsiniz hiçbir şey onlara gitmez, hiçbir kelime onlarla anılmak istemez. Üzgünüm ama kabul edelim biz o …’lar ile aynı soydan geliyoruz.
Ve bazı insanların … insanlar yüzünden (her ne kadar kötük ve zorluklarla dolu olsa da) bu dünyadan gitmesine sebep oluyoruz. Bizim de bunda parmağımız var inkar etmeyin hiçte suçsuz değiliz. Çünkü sustuk ve susuyoruz. Evet, biz sadece susuyoruz ve susarak insanların hayatlarını bitiriyoruz böylece onlarda imtihanlarını kaybediyorlar. Sizce bizim gibi susan ve beni insan olmaktan utandıran …’lar varken insan yaşmaya mecbur mudur? Yaşamazsa imtihanını kaybeder mi? Kaybederse bizde bundan sorumlu olur muyuz? Biz de kaybetmiş olur muyuz?
ŞÜHEDA EKİCİ