Ellerim klavyenin üzerinde durduğunda, aklıma ilk kimin geleceğini düşündüm. Sen gelmedin. Başkası geldi. Artık başkası için yazıyordum paragraflarımdaki satırları. En başta kabul edilebilir değildi. Sen benim nefes alışıma sebep olmuşken, küçücük güzelliklere kanıp seni unutamazdım. Gözlerimi kapattığımda sen yoktun. Alışamadım. Gözlerimi açtığımda oradaydın ama artık kalbim atmıyordu. Sıradan biriydin benim için. En çok yaralayan bu oldu beni. Daha dün ardından ağlarken bir anda aklım seni yok etmiş, yerine başkasını koymuştu bile. Kabullenemedim. Seni suçladım. Seni, düzenimi bozmakla suçladım. Beni sevmediğin için suçladım. Artık sensizliğe karşı koyabildiğim için seni suçladım. Ağlayamadım. Kalbim eski acıyı vermiyordu. Üzüldüm. Direndim. Başkasını sevmeye korkuyordum. Beni öyle korkutmuştun ki. Beni öyle yaralamıştın ki. Sana karşı o kadar kindardım ki. Ama hala gelebilirsin bana. Burada seni bekleyen bir kalp var hala. Bu kalp seni unutmaz, senden başkasını koymaz senin tahtına. Sadece bekletir, gelirler geçerler, sen kalırsın. Ben buna inanıyorum. İnandıklarım boşa çıkmamalı. Çıkmamalı, hayır. Üzgünüm bebeğim, seni sevmeye sadece bu kadar dayanabildim. Tek taraflı sadece bu kadar sürdü. Seni tekrar sevmek için bir şeyler yapmam gerekebilir, ama hayır. Yapmayacağım. Artık seni sevmeyeceğim.