Aşk acısı, her yaşta olabilecek klasik bir şeydir bence.’Ben aşık olmam.’diyen birisi bile,mutlaka birilerine karşı bir şey hissetmiştir.Kabullenemiyor olabilir. Belki de sevdiği kişi tarafından reddedildi ve bunu yediremedi?
Aşk, kimi zaman güzel bir duygu, kimi zaman ise yürek burkan bir duygudur. Aşk, kimi zaman insana yapmadığı şeyleri yaptırır, kimi zaman diğer insanlardan soğutur. Ama aşk, her haliyle, her karmaşasıyla karşımıza çıkmaktadır.Aşkın olumlu yönlerini sayarsak,insan kendisini seven birinin olduğunu, kendisiyle olduğunu bilince mutlu oluyor. Sevdiğin kişi seninle,düşünsene! İşte insanı mutlu eden de bu. İşte aşk bu seviliyor. İşte insanlar bu yüzden ayrılmak istemiyor. Bırakılmak istemiyor kimse. Sevilmek, sevdiğinin yanında olduğunu bilmek istiyor. Onları bu mutlu ediyor.Ama sevdiklerimiz ne yapıyor? Ya da biz sevdiklerimize ne yapıyoruz? Öncelikle bizden bahsedeyim. Biz ayrılınca, yani ilişkiyi biz bitirince eğer “Gitme.” lafını duyuyorsak, ağlatıyorsak onu, o kişi bizi gerçekten seviyordur. Buna rağmen eğer gidiyorsak, bir düşünün karşıdakinin çektiklerini veya çektirdiklerimizi. İşte biz onları nasıl üzdüysek, bizim sevdiğimiz kişi de bizi üzer. Hayat, yirmi yıl önceki bir arkadaşı bile karşımıza çıkarırken, üzdüğümüzü ne kadar üzmüşsek, bir gün bizi de o kadar üzer. Şimdi tam tersine dönelim. Peki ya o bizi üzüyorsa?
“Bitti.” Kelimesini her duyduğumuzda kahroluyorsak? Onu her gün özlüyorsak? Ne yapabiliriz? Belki de bir gün bilmem kaçıncı ayınız, yılınız olacak. Aklınıza o gelecek. Özleyeceksiniz. Ağlayacaksınız belki de. Onunla yaşadığınız günler aklınıza gelecek, yine onu isteyeceksiniz. Yokluğu belli olacak. Ya da o gün, doğum günü olacak. İstediği şeyler aklınıza gelecek, bir koşuda alıp ona götürmek isteyeceksiniz sizinle barışması için. Ama onu bıraktığınız yerde görmeyeceksiniz. Gitmiş olacak. Sizin gibi acı çekmeyecek, gülecek. Siz gözyaşlarınızı onun uğruna akıtırken, o gülücüklerini saçacak her yere. Belki bir iki kere özleyecek. Daha fazlası olmayacak. Sadece bir iki kere. Bu kadarını bile fazla görecek belki de. Ama siz onun için her şeyinizi vermişsinizdir. Her şeyden önemlisi, gözyaşlarınızı akıtmışsınızdır. Aslında değmemiştir ama siz rahatlamak istemişsinizdir. Her gece, başınızı yatağa her koyduğunuzda üzülüp özleyip gözyaşlarınızı yastığa akıtmışsınızdır. Bu aşk acısıdır. Aşk acısı, sevdiğiniz uğruna canınızı vermektir. Onu her nefes aldığınızda, her gecede, her önemli günlerde hatırlamaktır. “Acaba ne yapıyor?” diye düşünmektir belki de. Ama mutlaka sevmektir. O sizi kalbinizden atsa da, siz onu kalbinizde hapsetmişsinizdir. Atamamışsınızdır. Her geçen dün daha çok sevmişsinizdir. Seviyorsunuzdur. Ama bunu yapmayın! Ağlayarak geri mi getireceksiniz onu? Sevin, içinizde yaşatın onu ama gözyaşlarınızı akıtmasına izin vermeyin! Siz kendinizce önemlisiniz. Gözyaşlarınızı içinizde saklayın. Kimseyi gözyaşlarınızı akıtacak kadar sevmeyin, kimseye bağlanmayın. “Olmuyor.” dediklerinizi duyar gibiyim. Olur. İsterseniz olur. Eğer yapmak isterseniz yapamayacağınız hiç bir şey yoktur. Yeri gelince çok sevin, yeri gelince de herkese hak ettiği payı verin.
Neler mi yapabilirsiniz ? işte;
- Ayrılık şarkıları, ya da ikinizin şarkısını dinlemeyin.
- Onu sevin ama her dakika onu düşünmeyin.
- Çevrenizdeki yardıma muhtaç insanlara, hayvanlara yardım edin.
- Onları sevin. Onları mutlu edince siz de mutlu olacaksınız, eminim.
- Yeni hobiler edinin. Kitap okuyun. Okuyorsanız yeni kitaplar keşfedin ve zamanınızı kitap okuyarak değerlendirin. Emin olun ki bir kitabın içinde hayattan çok şey bulacaksınız.
- Hikaye yazın. Duygularınızı kalem ile kağıda aktarın. Mozart,Shakespeare,Sabahattin Ali bugün unutulmuyorsa, bu, eserleri sayesindedir.
- Alışverişe çıkın.
- Elbiseler tasarlayın. Günün birinde belki de diktirirsiniz.
- Arkadaşlarınızla konuşun ve hep meşgul olun. Böylelikle onu düşünerek üzülmezsiniz.
- Mutfağa girin.
- Aşk konusunu hayat defterinizden bir zaman için silin.
- Ve en önemlisi, hayata olumlu bakın ve gülümsemenizi yüzünüzden eksik etmeyin 🙂