Saldırı sonucu korsanların eline geçen Aşk Gemisi Discovery yelkenini cahiliye rüzgarıyla şişirmiş, sınır komşumuz İran’a doğru dalgalara bata çıka hızla yol alıyor.
Bu gidiş iyiye gidiş değil!
Ya yelkenin ipini kesmeli ya da rüzgârın yönünü değiştirmeliyiz…
İpi kesemez, rüzgârın yönünü değiştiremezsek, gaflete yenik düşmek kaderimiz.
İşte o zaman cumhuriyete eyvallah diyeceğimiz gün yakın.
Gaflet ve delalet gözümüzü kör etmiş!
Sorgusuz sualsiz “Cahiliye Devrine” gönüllü yolcuyuz.
Neden mi bu kalem bu kadar karamsar?
Aklı şuuru yerinde olan ve düşünen bir insanın; Türkiye’den başka vatanı olmayan bir âdemin, karamsar olmaması için, aklını peynir ekmekle sabah kahvaltısında yemiş olması gerekmez mi?
Anlattığım kaygılar, elbette bu kalemin bireysel endişe ve kaygısı değil!
Korku “Ne Mutlu Türküm” diyebilenlerin ortak algısı diye tanımlamak yerinde ve doğru analiz olur.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Milleti diye tanımladığı; Anadolu coğrafyasında yaşayan, değişik etnik kökenden oluşan bu millet; şimdiye kadar kendini yönetmek için seçtiği siyasetçinin etnik kimliğini hiç sormadı.
Türkiye Cumhuriyetini yönetmeye talip olanlara kayıtsız ve şartsız inandı, geleceğini gözü kapalı teslim etti.
Mevcut iş başındaki iktidar dışındaki hiçbir iktidar, milletin emanetine ihanet etmeyi ne düşündü ne de aklına getirdi.
İş başındaki bu kadro farklı, Anadolu coğrafyasının çocukları gibi değil de Milletle görülecek bir hesabı olan düşman gibi davranıyorlar.
Önce Türk Milleti yok diye çıktılar yola.
Sonra Türk diye bir Irk mı varmış dediler kameranın gözünün içine baka baka.
Atatürk’e saldırdılar ulu orta.
Askeri kışlada dalgalanan Türk bayrağını nöbetçi askerin gözleri önünde teröriste indirttiler.
Miting meydanlarında, binlerce kişi ve de kamera önünde Türk Milletinin kimliğini ayakaltına aldık deyiverdiler.
Hepsi bu kadar olsa keşke…
Dış ve iç politikadaki (+ ve -) yaşananları bu kalemin bildiği kadar, Mısır’daki sağır Sultan’da biliyor.
Dillerine doladıkları bir din var!
Keşke özünde dindar olsa ve Hz. Muhammed’in tebliğ ettiği İslam’a bağlı kalsa demeden edemiyor insan.
Saf ve temiz içi dışı bir olan bu milleti bilerek ve isteyerek eroin içmiş gibi uyuşturuyorlar.
Bu Millet Din dayatan, cahiliye dönemi sapıkları; gerçek Müslüman olsalardı, TBMM gündeminde ki cinsel istismarın önünü açan yasa tasarısı TBMM gündeminde olmazdı.
Kadınlara, küçük kız çocuklarına ve de Dindar Gençlik yetiştireceğiz dedikleri İmam Hatip okullarında erkek öğrencilere karşı, işlenen cinsel istismarlarla ilgili haberleri: Televizyoncu, yönetmen KRT TV Genel Yayın Koordinatörü Ferit Atay, haber akışı içinde okuya okuya bitiremedi.
Keza gazeteci yazar, Yılmaz Özdil’de 19 Kasım 2016 tarihli makalesinde yaza yaza tüketemedi.
Bu kadar taciz, istismar ve tecavüz ortada cirit atarken, AKP’Lİ Vekil “13 Yaşındaki kız imam Nikahı ile evlenebilir” demiş.
Ne diyelim?
En iyisi bizde son noktayı Allah ıslah etsin diye koyalım.