İç içe geçmiştir bu iki kelime, sahaya çıktıklarında. Saha dediğim yer neresidir sorusunun cevabı kısa basit: ”Aşk.”
Aşk, başlı başına sahanın ta kendisidir ve meşrebine göre oyuncu ağarlar bu ‘saha’ her daim. Kimi oyuncuda sadece güven vardır kiminde sadece aşk kiminde de her ikisi birden mevcuttur. Pek sorgulayamayız da hangisinin kimde ve ne derecede olduğunu çünkü mantığa değil duygulara yer verir aşk. Kısacası hatalara her zaman tebessüm eden bir yapısı vardır bu ‘saha’nın. Arada o klasik soru çıkartır başını ve: ”Aşık olduğun insana mı güvenirsin yoksa güvendiğin insana mı aşık olursun?” ile gösterir kendini. İlginçtir hep irdelenir bu sorunun cevabı, oysa irdelenecek bir şey yoktur ortada çünkü soru baştan hatalıdır. Dediğim gibi iç içe olduğu için güven ile aşk, biri gece diğeri gündüzdür, yani birbirine muhtaç iki kavramdır bu ikili. Ki zaten cevap bulmaya yeltendiğinizde büyük bir çıkmazlar dünyasına hoşgeldiniz demektir. O kadar farklı cevaplar alırsınız ki elinizde bırakın veriyi doğru düzgün bir cevap olmadığını anlarsınız. Kimi aşık olduğuna güvenmez kimi güvendiğine aşık değildir; kimi hem aşıktır hem güveniyordur; kimiyse, her nedense, hem aşık değildir hem de güvenmiyordur. Bu cevaplar, inanın sadece birkaçıdır aranılan cevaplardan ve görece en mantıklılarıdır kendi içinde.
İyisi mi bu cevapsız sorudan vazgeçip hakkını vermeye bakalım hayatın, aşkın, güvenin ve daha birçok şeyin. Kısılıp kalmayalım klişelerde. Güven ve aşk kriterlerini çöpe atalım hemen şimdi şu anda. Hem güvene hem aşka hem de hayata ayıp etmeyelim, her birine ayrı ayrı saygı duyalım. Aşık olduğumuzda ona güvenmemiz gerektiğini, güvenebildiğimizde de kıymete binmesi gerektiğini anlayalım. Güven kırıldığında aşkın hiç ama hiçbir kıymetinin olmadığının farkına varalım, kasmayalım. Unutmayalım, akışına bırakmanın kıymetini. Müdahele etmenin, çoğu zaman işleri çıkmaza sürüklediğini bilelim. Bazen akışa bırakmanın en büyük müdahele olduğunu ayrımsayalım. Tat alalım be bu ölümlü hayattan tat.
Hadi, birbirimizi baskılamadan, herkese saygı duyarak, aşkın ve güvenin, hayatın hakkını vererek yaşamaya davet ediyorum hepimizi. Sayılı olan nefeslerimize haksızlık yapmayalım, boğmayalım birbirimizi ve kavramları. Terse yüzmenin alemi yok.