Seyreltilmiş acılarla diri tutuyorum
Öfkemi şehrin kamburlarında
Ve yüklenip şehri geçtiğim oluyor.
Ağaran bir yol seçiyorum saçlarının ortasından
Tam ortasından okuyorum kitabı
Tanıdım keskin tutan,yırtılan parmaklarımla diviti.
Alnıma dokunduğunda beliren
Yedi kehaneti yedi renk bildim
Çok sonraları anladım atlaslardan nehirleri
Köpürten,kararan ve titreyen
Parmaklarından bildim.
O ilk günün kuşkusu olan mahmurluğu
Siper ettim ve çattım alnıma
Anlamadılar
Neden her kırışıklığın izindeki çıkmazı
Başımın en dik yerinden bağladım.
İyi hesaplanmış gülüşlerle gölgelenip
Belki adaklar adardım mezuramı çıkararak
Ki hiç olmadı terzilerde gördüğüm kendimi
Ölçüp biçen ve parçalara ayıran
O bakmaklarla silkindim her kerresinde
Her kerresinde ellerimdi kanayan
Gençtim, henüz tanımazken harfleri.
Karar ettim ve yazıldığı gibi okudum kaf’ı
Her noktasında,her harekesinde harbin
Durdum ve seken her kurşunla
Geçilmeyen o nehirlerin çağıltısıyla ürperip
Parmaklarımla kavradım sekineti.
‘Sen!’dedi dudak bükerek ihtiyat
Grafiklerin kıvrımlarıyla okumalısın
O çizgilerdir yaşatan,güldüren ve hatta sevdiren
Oysa ki avuçlarımdı çevrilen her sayfada
Sızlayan,hatırlayan ve tekrarlayan.
Gidebilseydim ardımda bütün o kırgınlıklarla
Bütün çünkü paylaşılmamış
Bütün çünkü henüz eksilmemiş
Her adımla tamamlanan,yenilenen ve başlanan
Bütün,sadece bütün
Yalnızca vermekle hafifleyen bu yük,
Doğan her günle ağırlaşan bileğim,
Her an sırtımda yuvarlanan o sesle
Gittim
Ve döngü bitti.