Aylak Muhendis Amerika`da- I
Son bir yıla kadar tüm hayatını ailesiyle geçirmiş bir Türk kızı olarak yine tüm hayatim boyunca gözetimli ev hapsi olduğunu düşündüğüm hayatımdan kurtulacağım düşüncesiyle geçirdim. Ergenlik zamanlarının verdiği gereksiz gazla her tartışmanın sonunda sanki dış kapıyı çarpıp çıkacak cesaretim varmış gibi atarlanıp kendi oda kapımı çarpardım. “ Bir gün sizden ve bu hayattan kurtulacağım “ ve sonra utanmaz ertesi gün haftalık harçlığımı alırdım ayni ergen yüzlülüğüyle…
Zaman geçti, üniversite bitti. Ben annemlerle aksamları cay içip kestane yemeye devam ettim. Ve bir gün geldi ki dediğimi yaptım! Su anda Amerika`da ki hayatimin 1. senesini tamamlamak üzereyken kurtulacağım dediğim hayatim uzak bir masal şehri sanki. Atlantik! Varlığı kesin üstelik üstünden zaman denizinin suları aşmıştır diye korktuğum!
İnsan dediğimiz mahlukat öyle karmaşık bir yapıya sahip ki. Bugün ben kendim için bile hiç bir konuda kesin sonuçlara varamıyorum. İşin edebiyat kısmini birikip komik kısmına geçersem;
1- `Amerikan Rüyası `denilen şeye değinmek istiyorum. Öyle bir şey yok arkadaşlar! Amerika dediğimiz yer bir kaç şehri nispeten güzel ve fakat onun dışında bildiğin İç Anadolu’dan hallice bir memleket. Geniş geniş arazilerde göreceğiniz tek farklılıksa su. Bizde tren geçerken okuz bakıyor burada ise geyik!
2-Amerika `ya gelince sabah kadar eğleneceğini düşünenler yo dostum yo! Amerikalı dediğimiz bu ablalar, abiler bütün hafta affedersiniz ama köpek gibi çalışıp cuma ve cumartesileri içip komik danslar ve içi bos muhabbetler yapmak dışında bir hareketleri olmayan garibanlar. Üstelik de öğrenci olarak gelenler, öyle deviririm totomu finallere bir hafta kala uyumam geçerim yapamıyorsunuz. Gece gündüz çalışmadan burada kimseye not vermiyorlar! Gideceksin de bir Hintli sınıf arkadaşına ne diyeceksin : “ Hacı hiç çalışamadım sen bana notlarını versene, he hacı? “
Gelen cevap hoşunuza iki sebepten gitmeyecek ‘ Hintli İngilizcesini anlamakta zorlanacaksınız’ ve muhtemel cevabi Türkçe ye çevirdiğimizde ‘ burası Amerika dostum lanet olsun senin sorunun ne ha’ tadında bir şey olacaktır 🙂 ki o lanet olsun aslında bambaşka bir kelime aslında.
3-Kimse öyle vur patlasın çal oynasın eğlenmiyor. Hatta bana kalırsa biz eğlence anlayışımız, yaşama bakışımızla gül gibi milletiz yahu… (valla bunları özlediğim için söylemiyorum)
Bir çiftetelli, bir Ankara havası, bir zeybek, bir halay, bir roman havası ve tabi ki horon…
Nerde anam bunların bildiği tek şey “ Get down” diye tabir ettikleri totolarını bir aşağı bir yukarı kaldırıp indirdikleri manasız dans sekli ki biz ona dans demiyoruz canlar 🙂
4-Evden ayrıldınız, başka bir ülkeye gidiyorsunuz. Üzgünüm gençler bu özgür kız ayakları fena halde patlıyor. Söyle ki, ilk üç ay `Ow yea` çılgınlar gibi eğleneceğim diye gittiğiniz partiler, gördüğünüz her şey fevkaladenin fevkinde gelirken sonradan bu adamların `Homesick` bizim ise hasretlik dediğimiz duygu gelip tam sizin kalbinizin üstüne öküz oturması ağırlığıyla gelip yerleşir. Aksam eve geç gelmenizle hatta gelip gelmemenizle bile ilgilenen kimse yoktur. Aslında kimse yoktur. Bir başınasınızdır. O kadar kendi başınıza kalırsınız ki çok değil 3 ay sonra uğruna ne kavgalar ettiğiniz “ Anne baba ben yetişkin bir bireyim, Lütfen hayatima bu kadar müdaheleci olmayin artik. Yeter Ya! ‘ çemkirmeleriniz ve anneden gelen `Güdümlü ev terliği` ile kafanızda beliren aydınlanma hepsini özlersiniz. Annem olsa da geciktiğim her 20 dakika da bir arayıp fırça kaysa dersiniz. Eve geldiğinizde kaygıyla kızgınlığı gözlerinde birleştirip Superman vari delici bakışlarıyla babanız gözleriyle sizi bi fena pataklasa dersiniz. Ve sonra klişe azar laflarını sıralasa hani ezbere bildiğiniz, dinliyormuş gibi başınızı önünüze eğip bir kulağınızdan girmesiyle diğerinden çıkması bir olan laflar: “ Ben sana güveniyorum kızım çevreye güvenmiyorum “ , “Başına bir is gelirse sonra babam söylemişti dersin” ve anne gecikmeden şarkıya girer. Babam feat Annem. “ Vakitlice git kızım vakitlice gel” .
5-Amerika süper güç! Fakat gücünü düşündüğünüz gibi teknolojisinden yâda özgür bir ülke anlayışından almıyor. Gücünü Walmart denilen o büyük marketlerde kova kova sos, kiloyla cips ve çuvalla seker cukulata yiyen ve götüyle dağları devirebilecek teyzelerden amcalardan alıyor 🙂
6- Amerika dediğimiz yer kendi deyimleriyle `melting pot` yani ipini koparan gelmiş tadında bir memleket. Bu sebepten yolda göreceğiniz çekik gözlü Çinli sayısı, dükkânlarda satılan her şeyin `Made in China` yada `Made in India` olması sizi şaşırtmasın. New York City e gittiğinizde China Town denilen ve tamamı Çinlilerden oluşan ve buram buram cin yemekleri kokan bölgeye yolunuz düşerse de şaşırmayın. Gerçek dünyaya hoş geldiniz!
7-`Orda kızlar teklif ediyormuş ` mitini çürütmeden geçemeyeceğim. Valla hacı burada da bizim gibi yaşayanlar var. Dünyanın her yerinde kadın erkek ilişkileri ufak farklılıklar dışında ayni. Onların da duyguları var, olay yerinden bildiriyorum 🙂
8- ` Off kızları taş gibiymiş taş` Valla gençler kara haber vermek istemiyorum ve gençlerin eğitim ve öğretim için (!) çıkacakları yollarına tas koymak istemiyorum ama neyse bu konuya sonra değinelim.