kendi şahidimizin kendimiz olduğu zamanlarda adalet arayacağız biz seninle. vakti geldiğinde alaca bir defter kabına düşürülmüş ikişer çift olacağız mavi mürekkebin ucunda. sonra gizli gizli sözler vereceğiz karanlığa, karşılık bekleyeceğiz birilerinden, bir şeylerden. ağdalı ve kokuşmuş bir sonbahar akşamı kahve içmeye gideceğiz birlikte. ama sen çayı tercih edip şekeri reddedeceksin. usulen kahve diyoruz, sevgililer kahve içermiş, hep öyle duyuyoruz. sonra gözlerimizi yatıracağız uzaklara, öylece duracağız. alerjin vardı galiba gözlerin kızaracak. ateş isteyeceksin benden, sigaraya da başlamışsın. kelimelere lüzum yok. aklımdan geçen her şeye hazırsın.
pembenin tozlarından hayaller kuracağız önce, arta kalanları da ceplerimize dolduracağız. bir iki kırıntı yere düşecek, eğilip toplamaya bile tenezzülümüz olmayacak.
birbirimizden başka hiç kimsemiz olmayacak.
göz kapaklarını kocaman açacaksın sen o zaman, yüzünün yarısı görünecek. ben bunları yazmakla meşgul olacağım o sıra ve binlerce sözcük biriktereceğim sana. haberin dahi olmayacak. sonunda durduracaklar beni, er geç susturacaklar, parmaklarımı kıracaklar.
DEMİROĞLU