Bu yazıyı topraklara götürün, toprağa da söyleyin, babama versin.
Nasılsın, Baba? İyi misin? Beni sorarsan ”ben çok iyiyim.” Çünkü, artık sokaktaki çocuklar, babasızım diye dalga geçmeyi bıraktılar.
Orada sana iyi bakıyorlar mı, Baba? Aç kalmıyorsundur umarım. Abdestini alıp, namaz kılabiliyor musun? Kazaların vardı birde senin, onları kılmayı da unutma. Eğer abdest alamıyorsan, teyemmüm de alabilirsin, biliyorsun, orada toprak çok…
Hatırlıyor musun, Baba? Sana ”kalbim acıyor” dediğimde sen de bana ”kalbin işi bu çocuk, acır” demiştin. Yine haklı çıktın, Baba. Kalbim çok acıyor ve anlaşılan kalp, işini çok seviyor. Çünkü, çok iyi yapıyor. Neden, bilmiyorum ama şu ”işsizlik krizi” denen şey, kalbe hiç uğramıyor. Ve içimden, sormak isteyip de soramadığım, şu soru aklıma geliyor;
”Ey kalp! Senin kalbin yok mu?”