Hava çok sıcak, burnum üşüyor.
Maddiyatın ağır yükünden halsizliği örtmüşüm üzerime
Yağmur, düşünce kirliliğimi yıkarken kafamın içinde;
Gözlerinde ıslanmak ne güzel..
En çok ayaklarımda hissederim;
Gecenin soğuğuyla, öğlenin sıcağını
Rüzgar kulaklarıma uğuldarken, hiç anlamadığım bir dilde,
Saçlarımı havaya kaldırıp ensemde gezinirken rüzgar;
Tam o anda dönmelisin sokağın başından.
Öyle yakın olmalısın ki bana; nefesin ısıtmalı burnumu
Yaz kış demeden üşüyen burnumu..
Öyle yakın olmalısınki; teninle duymalısın kalp ritmimi.
Konuşmasını beceremem bende şairler gibi.
Kalemin de dilinden fazla anlamam,
Her şiir yazan şair değil ne de olsa..
Lakin duyarsan sûkunumu, duyarsan gözlerimi;
Seni öyle bir yazarım ki “Ruhumun Nefesi”
Yaşarsın kıyamete dek ve beni de yaşatırsın adının yanında,
Bana en güzel mezar orası
Sen beni şair yaparsan bu güzelliğinle;
Her nefesine bir şiir yazarım,
Adını esirgersen benden şiirlerinde yaşarım.
Nefesin oldukça kalemimin mürekkebi;
Kaderin seni gönlüme yazdığı gibi,
Sayfa sayfa yazarım mucizeni..
Okuyanlar da sever mi seni.?
Sevsinler, hepimiz seni sevelim.
Çünkü yaşamak bu “Ruhumun Nefesi”
Yaşamak senin soluğunda,
Yaşamak aşkının sonsuzluğunda..
Bırak insanlık yaşasın!
Yazık oluyor sonra masumlara..
Zeynep Akay