Bu yazı; ayrılıklardan, ikilemlerden, kalp sızılarından beslenen bir yazarın evlenmeden önceki son yazısı olacak. Bundan yıllar önce “Huzur Köşeme Veda” diye bir yazı paylaşmıştım. O yazı yazarken amacım aslında emin olmadığım duygulardan kaçmak ve O’nu hayatımdan tamamen çıkarmaktı. Fakat o yazının her kelimesi O’na nasıl aşık olduğumu gösterdi bana, ondan nasıl vazgeçemeyeceğimi… O yazıdan günler sonra başladı her şey. Kaçmaya çalıştıkça girdabına kapıldım aşkının. Uzaklaşmaya çalıştıkça kalbim daha fazla yakınlaştı kalbine.
Birbirinden çok farklı iki insan olduğumuzu düşünürdüm. Birbirine asla ait olamayacak olan iki parça. Oysaki aslında kaderi birbiri için yazılmış bir çift ruhmuş bizimki. Birini sevmenin, onunla iyi vakit geçirmenin, hoşlanmanın aşk olduğunu zannediyordum O’nu tanıyana kadar. Oysaki aşk öyle bir duygu ki kendinden vazgeçsen bile ondan vazgeçemiyorsun. Hayatın boyunca evlilik fikri seni korkuturken, onunla tüm ömrünü geçirmeye can atıyorsun. Gözlerine baktıkça asla kelimelerin yetemeyeceği, yalnızca bir gülümsemeye sığabilen bir duygu hissediyorsun. Ve bunların olabilmesi için çok uzun zaman bile gerekmiyor aslında. Çok kısa sürede öyle duygular hissediyor ki insan yıllardır yaşayamadığını birkaç ayda yaşayabiliyor.
Ruhumun ona ait olduğunu anlamam birkaç ay sürdü aslında ama hem kendimden hem duygularımdan o kadar korktum ki kaçmak için elimden geleni yaptım. Sonra tanıştıktan tam 1 yıl sonra kendimi O’nun avuç içini öpüp aşkımı itiraf ederken buldum. Tüm zorluklarımda tüm mutluluklarımda o öptüğüm eli tutmak bana inanılmaz bir güç verdi. Ben hayatım boyunca hep güçlü bir kadın gibi görünmeye çalıştım. Birine güçsüzlüğümü göstermekten hep korktum. Koruma duvarlarımı indirmekten, birine tamamen güvenmekten hep kaçtım. Ama O’nun yanındayken ilk kez güçsüz olabildim. Meğer gerçek güç buymuş, güçlü durmak zorunda olmamakmış. Kahkahalarımı da gözyaşlarımı da hiç saklamadım. Öfkemi, kızgınlığımı özgürce dile getirebildim. Gitmesinden korkmadım hiç mesela. O da gitmeyi hiç düşünmedi. Aylarca uğraştı benim için, bizim için. Kendimi ilk kez bu kadar değerli hissettim. Ne olursa olsun benden vazgeçmeden aylarca savaştı. Hem de bana rağmen…
Ben ilk görüşte aşka inanan bir insan olmadım hiç. Aşk emek ister hem de gerçek bir emek. İşte ben o emeğe aşık oldum.
Evet, tüm depresif hikâyelerimle aşka şüpheli yaklaşan, evlilikten ödü kopan ben, şuan parmağımda o veda mektubumdaki adamın alyansını taşıyorum. Hayat gerçekten çok garip. Nefes aldığımız her an hayatımızın ne kadar değişebileceğinin farkında değiliz. Belki bundan birkaç yıl sonra çok farklı duygularla yazıyor olacağım belki de bir daha hiç yazmayacağım. Kim bilir…