Serin bir rüzgâr esiyor
Karadeniz’den tatlı tatlı
Sevmeyi düşünüyorum
Seher vakti
Başım dönüyor
Ayakta zor duruyorum
Arkamda uzanan sokağın
Solunda bir çay ocağı var
Taze çayın kokusunu alıyorum
Duyuyorum çayını karıştırıyor yaşlı balıkçı
Köşedeki simitçinin ciğeri parçalanıyor
Acısını hissediyorum
Yavaşça toplanıyor fırtına kara deniz’in üzerine
Gözlerimden kalbime
Sirayet edişini hissediyorum
Yağmurun kokusunu bekliyorum
Esmer parmaklarımın arasında
İğreti bir sigara duruyor
Beyaz kâğıdıyla
Aklıma sen düşüyorsun aniden
Yüreğim ağırlaşıyor
Sahile bırakmak istiyorum yüreğimi
Kaldıramıyor sahil
Kalbime küçük gelince ev
Evi değiştirdim
Arka mahalleler yeni yuvam
Sahil sana açılan pencerem
Aynı Karadeniz gibiymişim arkadaş
Hırçın, sakin, derin, uzak ve yalnız
Ben ve Karadeniz “biriz”
Sonuçta ben “kara” o “deniz”