Güven!
Artık neye kime nasıl güveneceğim konusunda en ufak bir fikrim ve inancım kalmadı. Her şey, herkes kendi menfaatleri için bir şeyler yapar olmuş; şu artık sonu gelmesini istediğim dünyada. Dünyanın sonu gelmesi için dua edemem, evet bu dünyadaki bütün insanların hakkına girmek istemem ama kendi sonum için dua edebilirim. Ediyorum da! Bıktım gerçekten! Ben ne Âlim’im ne de Derviş’im. Bunların Allah’tan geldiğini bildiğim halde benim dayanacak gücüm kalmadı. Güven bitince inanç bitince umut bitince hayat ne ki zaten, neden yaşıyoruz ki sanki? Sanki ince buz üstünde yürüyorum ve o buz çok olmadan kırılıp beni altındaki karanlığa doğru sürükleyecek. Bu günün gelmesini bekliyorum sadece. Gelecekte çok yakında inanıyorum biliyorum. O yapmazsa ben yapacağım. Şeytanla anlaşma yapmak istemiyorum ama bu dünyadaki acıdan kurtulmak için çok cazip geliyor. Salak gibi hissediyorum üstelik. Ebediyetin ölümden sonra olduğunu bile bile cehenneme gitmeyi göze alacak kadar çok salağım ama bir o kadar da bıkmış acı çeken biri.
Kim demişse o “Sevdiğin kadar sevilirsin.” diye ona da hakkımı helal etmiyorum. İnanmasaydın sen de diyecekceksiniz. Yine haklısınız!
Ben dedim dedirtmeyi hiç sevmiyorum ama haklısınız dediniz ve haklı çıktınız!
Ben YOK’um artık!
YOK olmayı seçiyorum.