İlk kez fakültede gördüm onu. Uzun saçları vardı ve çok güzel kokardı… Ne zaman yanından geçsem gözlerini yakalamaya çalışırdım. En sevdiğim şey de onu uzaktan izlemekti. Çevresindekileri tanırdım az çok.
Sonra yaklaşmaya başladım, sesini duyabilecek kadar… İster istemez onun hakkında bilgi sahibi olmaya başladım. Nerede kalıyor? Hangi bölümde vs…
Birgün şans eseri ortak arkadaşlarımızla aynı masada bulunduk. İlk defa öyle tanıştık. Hakkında bildiğim şeyleri tekrar sordum, ondan duymak istedim. Güzel bi sohbetti, ikimiz de tanıştığımız için memnun ayrıldık masadan…
O günden sonra birşeyler daha da belirginleşti bende. Özellikle gülümsemesi perde gibi inmişti gözlerime. Kalp çarpıntılarımın nedeni ondan başkası değildi. Ve onu düşünürken suratımda oluşan aptal gülümseme…
Artık daha mutlu sabahlara uyanmamda onun payı büyüktü. Gözlerimi ondan alamıyordum ve ilgim onun üzerinde çok güzel durmuştu. Farkındaydı bazı şeylerin, hissettiriyordum. Bundan hiç de mutsuz görünmüyordu.
Onun ilgi alanları benim de ilgi alanıma girmeye başlamıştı. Onun sevdiği kitapları okurdum, tiyatroya davet ederdim. Müzik zevkimi bile değiştirmişti…
İlk tanışmadan 37 gün sonra dile gelmişti duygularım. Tabii benim içimde tanışmadan öncesi de var. Ne var ne yok döktüm içimde, yüzüne karşı. Sonra ayrı geçmeyen üç yıl… İçinde biz ve sevdiklerimizin olduğu koca bir fotoğraf albümü… Herşey kusursuz.
İlk yılımız göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Koca bir yılda bir gün bile birbirimizden uzak olmadık. Üzüntü bizden çok çok uzaktaydı. Gül almadığım ve gözlerine bakarak şiir okumadığım bir ay dönümü geçirmedik. Yüzündeki gülümseme bir an bile kaybolmasın diye elimden geleni yapardım.
Çocuklar gibi şakalaşırdık… Çimlere uzanıp gökyüzünü, bulutları izlerdik. Yine geceleri yıldızlarla konuşurduk. Film izlerken uyuyakalırdı omzumda… Göğsüme yaslanırdı, uyanmasın diye yavaş nefes almaya çalışırdım.
Kahvaltı hazırlayıp sonra onu uyandırırdım haftasonları… Birlikte vakit geçirmekten bi an bile sıkılmazdık. Ve bu kadar mutlu olmayı hayal bile edemezdim.
İkinci yıl her ay iki gül aldım. Birbirimize olan bağlılığımız hiç azalmadı. Farklı yastıklarda uyusak bile aynı sabahlara, birbirimize uyandık hep…
Ortak bir aşkımız vardı… Galatasaray. Birlikte maç izlemeyi çok severdik. Daha doğrusu o maçı izlerdi, ben onu… Gol olduğunda birbirimize sarılırdık. Gideceğimiz maçların üzerine hayaller kurardık.
Onu mutlu etmenin ne demek olduğunu bilemezsiniz. O mutlu oldukça içimde oluşan büyük dalgaları tahmin edemezsiniz. Ve onun mutsuz olduğu her yer bana cehennemdi…
Ailelerimizden uzak, ikimiz de yabancı bir şehirde birbirimizin parçası olmuştuk. Gözlerimizi çok uzaklarda mutluluğa açmıştık birlikte.
Üçüncü yıla girdiğimizde artık sonsuza kadar ayrılmayacağız hissi kazınmıştı içime. Onsuz bir gelecek hayal edemiyordum ve ondan öncesi yoktu bende. Ailesi ile pek iyi geçinemezdi, hiç bahsetmezdi onlardan… Benim için sadece sen varsın derdi bana. Onun hayatında tek gerçek olduğuma inandırmıştı beni. Kendim için değil, onun için yaşıyordum artık.
Ama herşey geçtiğimiz iki yıl gibi güzel olmadı… Bir anda güneşli günlerin yerini kara bulutlar aldı. …
Bir sabah uyandım ve sesini duymak için aradığımda telefonu kapalıydı. O an hissettim kötü birşey olduğunu. Arkadaşları ailesinin yanına döndüğünü söyledi. Ama ne ben, ne de arkadaşları ailesinden herhangi birini tanıyorduk.
Ondan haber alamamak kadar korkunç bir boşluk yaşamadım ben daha önce. Kendi kendime sorular sormaktan başka birşey gelmiyordu elimden. Düşüncelerle elim kolum bağlanmış bir şekilde bir yerden çıkıp gelmesini bekledim günlerce. Duvarlarda fotoğraflarımızı gördükçe yoruluyordum yokluğuna direnmekten.
Güneşten bile nefret ettim o gidince… Kimsenin olmadığı yerlerde ayaklarım olmadan yürüdüm. Dudaklarımı birbirine diktim ve öyle konuştum. Ellerimi bileklerimden kestim, öyle tuttum bazı ellerden. Kollarım olmadan sarıldım… Umudum olmadan bekledim dönmesini. Çamurlarla kapattım yaralarımı. Nefesimin sıcaklığıyla ateş yaktım, öyle ısıttım bedenimi.
Şimdi nerede, ne durumda olabileceği hakkında en ufak bi fikrim yok. Hiçbir şeyin sebebini bilmek istemiyorum artık. Öyle ya da böyle yaşadıklarımı değiştirecek mi?