İyi ki varsın demek isterdim sana, iyi ki benimsin ve iyi ki benden beni alıp sana katıp bizi biz yapmışsın demek isterdim. Şimdi ölüm çığlıkların geliyor kulaklarıma, bir başkasına doğmak pahasına benden gitmek koymadı ya sana; şimdi çaresizliğime bir çay koyuyorum koyu sohbetimize açık çayı iyi gidermiş nasılsa…
İyi ki doğdun sözcükleri havada uçuşacak, sen başkalarınca iyi ki doğmuş olacaksın. Seni, yazdan çaldığım sevişlerimce çok özledim. Kabul ediyorum, hasretin çok zor oldu bana.
Doğum günün bensiz kutlu mu sevgilim? Sana doğum günü aşkları serpiştirecektim, güllerin adı değişecek, doğum günü sevişleri olacaktı, doğum günün sırf sen bana doğdun diye gözüm aydın olacaktı. Gözümden karanlık sofraların bereketi dahi geçmeyecekti ve aç karnına sensizliğe doyduğumu söylemeyecektim. Sen bana neler ettin bir görebilseydin…
Her şey tepetaklak oldu ben darmaduman olurken. Bir sevişin bin günah aşırdı benden. Sen benim bereketi kaçmış olan hayal soframın tuzu biberiydin, şimdi yemekler yavan ve ben hep tokluğumda bile yalnızca sana aç…
Kapatıyorsun gözlerini. Hasretinin öldürücü darbesi gözü kara şarkılarımın bitmeyen melodisi oluyor. Doğma, güneşe doğ, güneşle birlikte doğ, bir başkasına doğma… Ben ingalarımı büyütmekten yoruldum aşka. Self servis yalnızlığımdan artakalan senleri söküp yeni baştan dikmekten çok yoruldum. O kadar yorgunum ki boynum tutulsa dilim, dilim tutulsa bacağım ay tutulsa ezilen kalbim tutuluyor aşka. O sana geç kaldığımı hatırlatırken gözünü kırpıyor beni yeniden sana getirip canımı acıtmak istiyor. Masallar söyle bana, bir varmış bir yokmuş ile başlamasın, korkarım. Hep biz varız’la başlayıp hep sen yanımda olacaksın ile biten masallar söyle bana, uyuyacaksam sevdanın gölgesinde başıma geçen aşk güneşinin beni sana öldürüşüne uyuyayım son kez. Uyuyucaksam sevda kirpiklerindeki yağmurun nasibini almış zatürreliğinden yalnızca sende ve sana uyanayım, son kez uyanarak… Sende açan baharların telaşını kıskanmadan sendeki gökkuşağının tarifsiz mucizesi olarak…
Var gel bana yeniden, bak bende ölmedin diyerek itiraf mektubumu saygılarımla arz edeyim sana. Doğum günün bugün sevgilim, ama sen bende çokça zamandır her gün doğuyorsun güneşe merhaba dediğim anlarda. Gecenin karanlığında sensiz uyudukça ölmek yalnızca bana yakışıyor sen yeni güne doğdukça.
Şimdi seni öpenler, sana hediyelerini sunanlar, dilek dilemen için hatırlatmalarda bulunanlar olacak. Beni dilemeyeceksen sakın üfleme o muma, yaş pastandaki gizli gözyaşı olurum yaşlarını gözyaşların olmadan yaşatmam sana. Öptürme kendini benim aşkımdan başka hiç kimseye; yanağındaki buselerden kıskançlık demetleri oluştururum kötü gün dostlarının bile kopardığı çiçek olursun. Yapma, bana bunu yapma. Sensiz beterlik serüvenimin bitmeyen sarhoşuyum, bana artık bunu yapma. Senden yana kendime ölümsüz ölümlerimi ezberlettim, yeniden yaşarken beni ölümsüz derbederliğimin hazin çaresizliğine boğma.
Saat on ikiyi bir geçe kim kutladı doğum gününü? Kim söyledi sana iyi ki doğduğunu… Kim söylediyse söyle bana, söylediği dilini dilimlenmiş gururuma yem edeyim bir daha ağzını açamasın hiç kimseye. Seni bana vermedin diye oldu her şey, ben sende hep çok güzel dururdum. Yapamıyorum, yine de bunu söyleyeceğim şaplağını her gün ama her gün yediğim yalnızlığımın sebebi olan aşkıma…
İyi ki doğdun sevgilim; iyi ki doğdun ve bende aşk sabahlarının aşk gecelerine yalnızca sen diye uyuduğu günlerimin zehirli çiçeklerine iyi ki bir zehir de sen kattın. İyi ki öfkelenmiş sebepsizliklerimin gizli sebepleri sen oldun, iyi ki bende masal anlatamadığım tek sevdiğim; sende hiç dokunamadığın sevemediğin oldum… İyi ki işte… İyi ki sevgilim, iyi ki öldürürken aynı zamanda da yaşatan oldun. Bir gün yeniden koşacaksın bana, buna inanıyorum. Serin sohbetlerce kulaklarını çınlatacağım acı dolu sonbaharlarımın, yapraklarından sakladığım için ağaçların; başıma üşüşen kıyamet nefretleri benden özür dileyecek. Bir gün yeniden geleceksin bana ben ölmeden, ben sahiden cennet cehennem yollarında yolumu bulmaya çalışmadan evvel… Bir gün dizileceksin uğurumca, uğurunla kalbimin kör kurşunlarına; seni yaşatamadım bari sende öleyim demek için… Bir gün yeniden geleceksin hayatıma, belki en güzel rüyam, belki hep hazin korkularımın şerefli paydosları olarak… Durduğum yerde süreceğim alnına mührümü, ben seni çok özledim diyeceğim. Güleceksin gözlerinle, gözlerinle gülmek sende hep güzel durduğu için… Fakat bir gün gerçekten geleceksin sen bana; toprağıma dokunduğunda bir ümit yeniden hayata dönebilmem için..
İnsafınca ateş alacaksın merhamet kuyuna; Orada yatan senle ben bir de hiç hak etmediğin halde geçmiş olsun kaldırımlarında bizim için dilenen aşk olacak…
Dilara AKSOY