17 yaşında kumral bir gençti, sevgilisi vardı. Güzeldi, karamel rengine koyulaşan sarı saçları vardı. Onu sevdigine emindi, onunda kendisini. Okul bahçesinde telefon ile konuşarak yeşil çimlerin ve çalıların arasında geziniyor, okulun arka bahçesine dogru gidiyordu.
Gülüşme sesleri geldi, köşeden baktı. Gördügü sevgiline benzeyen bir kızın, esmer bir çocukla seviştiğiydi. Dikkatli baktı, hayır..! O sevgilisi olamazdı, o yapmazdı… Ama oydu…!
Yarım kalp şeklindeki kolyesini boynundan kopardı. Duvarın şekilsiz çıkıntısına astı, belki görür diye… Kendisini sıktı, oraya gidip ikisininde kafalarını duvara defalarca çarparak parçalamak geçti içinden!!
Son zil çalmış okul bitmişti. Herkes dağılırken, kız yanına gelip gülümseyerek yanağından öpüp koluna girdi… Kolunu çekti “Sizi gördüm” dedi. Kız o anda afalladı, “Hakettim mi? Günahım bile yok.” Büyük bir hışım ile çıktı okuldan. Ah o nefret yakıyordu içini…
Yürürken kafasında türlü fikirler, işkenceler dönüyordu… Otobüs durağına varmıştı. Kulaklığı cebinden çıkarıp çözdü ve telefonuna taktı. Osırada otobüs geldi içi en az 13 asker doluydu 3 tanede doktora benzer beyaz giyinimli maskeli adam vardı. Çocuğu kendisine doğru çekti, “Kollarını ve bacaklarını aç, montunu çıkart” dedi maskeden gelen boğuk sesiyle.
“Neden??” dedi çocuk sinirliydi.
“Kontrol var çocuk.” Dedi
“Ne kontrolü peki?”
“Gizli bilgi, sen deiğimi yap!”
Çocuğa kontrol bitiminde aşı vurdular. Omuzunu sıvazlayarak yerine geçti oturdu. Otobüs iki yanı seyrek ağaç ve çalıların olduğu bir yoldan geçiyordu. Telefonunda o anda The Rasmus-No Fear çalmaya başlamıştı.
Dışarıyı seyrediyoru, bi kıpırdanma ve kırmızı gözler. Askerler silahlarına davrandılar, her an için hazırdılar. Çürümüş bedenler ağır ağır ortaya çıktı. Otobüsü izliyorladı…
“Buda ne böyle” dedi çocuk. İçini garip bir korku sardı…
Asker ”Sakin olun! Soru sormayın ve göz temasından kaçının” dedi.
2km kadar gitmişlerdi, Zombilerin sırasıydı. 500m ileride sanki özellikle barikat oluşturmuş gibi gözüküyorlardı. Şöför panikle korku karışımı bir ifade ile…
“Ne yapmalıyım??” diye sordu.Terlemişti şimdi.
“Ez!Vur!GEÇ!!” diye haykırdı çavuş. “Bu insanları götürmeliyiz!” dedi.
Zombi barikatı yaklaşırken, askerler nişan aldı. Ellerinde m19 ve m32 tipi silahlar vardı. Çocuk gözlerini yumdu(şimdi Nox Arcana-Castle of Dracula çalıyordu).Gümm!! Otobüsün önkısmı içeriye göçmüş, silahlar ateşlenmişti. Kanlar kırılmış camın kalan yerlerine ve otobüsün içine akmıştı. Leş kokusu, kirli kan kokusu.
“Geçtik!!!” diye bağırdı askerler. Herkes koltuğun içine girmek üzereydi. Gözlerini açtı, serin rüzgar kırık camdan içeri gelerek yüzünü okşadı. Kanları görünce midesi kalktın, kusmamak için zor tuttu kendini. Yüzünün rengi kireç beyazı gibi olmuştu, bukadar berbat bir gün daha olabilir miydi??
Askerler içinde salam, sarı biber ve domatesli sandiviçler yanındada sıcak çay verdi otobüstekilere. Çocuk zorda olsa karnını doyurdu ve birak renk geldi yüzüne…
Evine gelmişti, biraz uzandı. Düşündü ya burayada gelirlerse diye. Saat 18:35te uyandı. Televizyonda bakındı. Bilgisayar başına geçti ve sosyal ağlarda yaşadıklarını yazdı. Dalga geçenler oldu ve inananlarda… Ders çalışmak istedi ama yapamadı.
Çürümüş bedenler, kanlar, kırmızı gözler bir türlü çıkmadı aklından. Otobüsün çarpması… Bir uyku hapı aldı akşam yemeğinden sonra ve tekrar uyudu.
Karanlıktan aydınlığa bir gitar sesi ile uyandı, telefonun alarmıydı. Tabi uyku sersemi anlaması uzun sürdü. Zorda olsa kalktı, alarmı kapattı. Giyinirken burnuna pastırmalı yumurta kokusu geldi ve mutfaktaki yerini aldı.
Yemeği yerken kardeşi televizyonu açtı. Çizgi film kanalını ararken haber kanalından “Zom..” diye bi ses duyuldu. Kardeşinin elinden kumandayı kapıp haber kanalını açtı.
Spiker şöyle diyordu, “Geçen günlerde St.Louis çevresindeki askeri üslerde gerçekleşen süper asker denemeleri sırasında oluşan bir hata sonucu bazı denek insanlar Zombi olmuştu. Şimdi olay yerindeki arkadaşım Chriss e bağlanıyoruz. Chriss bize olayın detaylarını anlatırmısın??”
Jöleli saçlarını sağ yatırmış, eladan yeşile çalan gözleri ve sivri burnu ile konuşmaya başladı…
“Evet seninde dediğin gibi süper asker denemeleri başarısız oldu. Arkamda görmüş olduğunuz Zombiler saldırdı” Çocuğun okuluydu, “Yaklaşık 50 öğrenci ve 4 öğretmen ölü bulundu. Askeriyeni çabaları ile bütün Zombiler yok edildi. Temizleme işlemi sırasında alev bombaları kullanıldı…”
Adam anlatırken kameraman etrafı çekiyordu. Okul elvlerin etkisi ile kararmıştı ve etrafta beyaz koruma giysili adamalr cesetleri topluyordu. Kamera arada cesetlere zoom giriyordu.
O sırada Chriss”İşte feci şekilde bir zombi tarafından saldırıya uğramış bir ceset” dedi. Kusacak gibi oldu “Çok fena. Kafası omurgasının yarısı ile kopmuş.”
Kanlı karamele koyulaşan sarı saçları çekti kamera. Sevgilisiydi. Feci şekilde can vermişti ama çocukta hiçbir tepki olmadı, üzülmedi.
Küçük bir tebessüm, bir kahkaha, kaybolan bir spikerin sesi, kızın görüntüsü. Çocuğun delirmesi kahkahalarının içinde kayolması.
Belki ilahi adalet bu olmalı diye düşündü çocuk…