Beyhude bir Taksim’di hayal edilen
Ve hissedilen
Ve dizginlenen
Kalabalığın içindeki yalnızlığımı
Bana en iyi şekilde hatırlatan bir Taksim’di
Bastım düğmesine mavinin
Beklediğim turuncu bir aydınlık
Olan ise grinin hüküm sürdüğü bir krallık
Ezanın eşlik etmesine alışmışım yıllarca
Yüreğim hoyrat bir fahişeninkine benzer
Sesim ise küçük bir oğlan çocuğunun teline
Selayla yolumu bulurum ben
Hep sevmişimdir yanık sesleri
Çağrıdan çok bir hatırlatıcıdır bana
Ölüm der
Ölüm kalır
Huzur der
Huzur kalır
Beyhude bir Taksim’di hayal edilen
Tarlabaşı’ndan Ömer Hayyam’a uzanan
Sefil bir yolculuğun karanlığına seslenen
Sessizliğin fethettiği bir Taksim’di