Bardaklar doluyor her içtiğimde,
Doluyor gözlerim gibi seni düşündüğümde
İnatla içiyorum her seferinde
Yalanlarına inandığım gibi her söylediğinde
Kandırıyor zaman bizi
Her şeyin ilacıyım, öyle diyor
O zaman neden eczanelerde hiç
Zaman satılmıyor?
Oysa ki gülüşlerin şifaydı bana
Yüzünü her yüzüme döndürdüğünde
Papatyaların güneşi takip ettiği gibi
Gözlerim dudaklarının peşinde
Ucuz marketlerden aldığımız en tatsız kahve
Senin elinde, elin dizimde
Ettiğimiz sohbetler katıyor fincanlara
Karamel şurubu, lavanta kokusu.
Bir de çıkıp yürürsek Beyoğlunda
En sevdiğin kafenin sokağında
Kollarımızı birbirine sararak aldığımız
Temiz havanın müptelasıyım.
Şimdi kapatmışlar kafeyi,
Temiz hava da kalmadı bu şehirde
Her yer toz, duman, egzoz kokusu
Beyoğlu da değil eskisi gibi
Senin yeni hülyalara daldığın gibi
Yeni yeni binalar dikmişler.
Kahvelere de zam gelmiş
Öyle kahveye verilir mi o para?
En iyisi ben artık çay içerim
Karşılıklı oturup yalnızlığımla.