Seni sevmeye başladığım gün doğduğumu sanmıştım. Bir Bebek ingalarında büyüyordu aşk. Sonra sen, olmaman gereken aşk seferlerindeki rolsüz kaptan oldun. Gönüllü değildim seni göndermeye; gidenin yakasına yapışsan da ayrılık cikletiyse gidenin, durduramazdın gideni…
Seni unutmak zorunda olduğumu anladığımda o bebeğin ölümcül gözyaşlarında söndü aşk ışıkları. Karanlıkta seni bekleyen bir emziktim şimdi, alışmaman gerekiyordu; alışmamalıydın. Yürümeyi öğrenmiştin emeklemekten kopmuştun emzik senin neyine gerekti?
Bunların hepsi, bütün hepsi sana yazılıyor şimdi. İmzamı da atarsam tamamdır. Güllerim solmuş olabilir ama; tohumlar hâlâ bana ait…
Gelmeyeceksen gelme şimdi, bir zaman sonra geleceksin nasıl olsa. Bir zaman sonra ayakların getirecek seni bana, neden mi?
Yağmurda ıslanan biçareye ılık bir çorba vermek sevaptır ya hani; aşkta ıslanan biçare bana ılık bir şefkat de cennet’e götürür seni…
Dilara AKSOY