Bilmezlerdi sana bakanlar,her vakit içine sınırsız yolculuklar yaptığını.. Uzun uzun yollarında, dönüp fikirlerine selam verdiğini. Yol kenarlarında masumca ip atlayan duygularının başını okşadığını. Bilmezlerdi. Oysa senin gözyaşların avucunu yakardı hep. Bir yol çizer yüzüne çenenin altına birikirlerdi de öylece uyurdun sabaha karşı. Sana bakanlar sen ağlarken ekşittiğin yüzüne bakar ve sevimsizliğine içten içe gülümserlerdi ama akıllarına gelmezdi bir parça mendil uzatmak. Sana mendil uzatanlar, içinde ip oynattığın duygularındı işte. Bir parça sevgindi mesela. Bir yudum saygındı geçmişe. Bilmezlerdi..
Sana bakanlar hoşgörüye uçurtmalar uçurduğunu, mütevaziliği atlara bindirdiğini, cömertliğe şekerler sunduğunu da bilmezlerdi. Bir bardakcık suya denizlere sahip olmuşçasına teşekkür edeceğini de. Bir fincan kahvenin sende sonsuz hatrı olacağını da. Hatta yüzüne bir parça güneş değdirdiklerinde onlar için kocaman bir gezegen olabileceğini de. Bilselerdi senin keskin soğuk dalgaların hoyratça kıyıya vurduğu bir istiridye kabuğunu bile birdenbire aklına getirdiğini,Bilselerdi hazanın sarı soluğunda anasının elini bırakıp 4 günlük bir örümceğin üzerine düşen yaprağı sımsıkı tutuverdiğini.
Âh bilselerdi sana bakanlar ama seni hiçbir zaman göremeyenler..