Öyle boş ki kalbimin odaları… Cevaplanması gereken o kadar çok soru var ki. Peki ya cevabı kalbim mi istiyor yoksa aklım mı? Hangisine söz geçireceksin. Her konuyu kabul ederde, bu sevmeyi beceremiyor kalp ile beyin. Her zaman birisi daha ağır basıyor diğerinden. Şimdi alışmaya nereden başlayacaksın. Ya da alışmak isteyecek misin önce o var tabi. Korkarsın o acı senden gidince her şeyin biteceğinden. Çünkü kalp hala sever. Hele bir de acıya alıştı mı kalp al başına belayı. Şimdi kalbimin her odası dağınık… Sevmenin zerresini istemez. Siz hiç kömürü yanarken elinizle tutabildiniz mi? Sönmesini beklersiniz. Su dökerek de söndürürsünüz ama o kömür orada yanmıştır bir kere. Kalp de böyle işte başkası söndürürse o kalp taş gibi olur. Aklınız sevmeyi denese bile kalbiniz izin vermez. O yüzden bu acıyla yaşayıp sönmesini beklersiniz. Belki her hatırladığınızda ateş daha çok alevlenecek. Her anısı kalbinize dokunacak nefesiniz kesilecek. Ama diyeceksiniz ki: “Nelere alıştı bu kalp buna da alışır.”