Yanmak elini ateşe tutmak mıydı? Yanacağını bile bile çıplak ateşe koşmak hangi deli cesaretti? Cehennemde ateşin olduğunu söylediler hep. İçindeki insanine bu ateşini tarif etmez ki. Mükemmel kirpiklerinin dizilisinin arasındaki o gözlerine bakmak yanmak değildi neydi? Sabahlara kadar uyuyamadigin, dönüp durduğun gecelerde sesinin kulaklarında çınlaması ateşi çağıran kivilim iste! Elleri yüreği gibi buz tutmuş elleri nasıl da yakıyordu ertesi gün onun olmayacağı sabahlara. Nasıl bir yanardağdı yüreğim… Ne zaman patlayıp kul olacak! Ne zaman küllerimden doğup tekrar seni yazacağım kendini bilemez bu satırlara?
Insan ilk sevda ateşini tutturduğu zaman ateşten gömleği giyermiş. Onun için yanarken yine onun varlığı söndüreceğini senirmiş. Yanmak sadece ateşin o buğulu ışığına tutsak olmak mı? Ya o buğulu ışığa kendini kaptırdığında pervane gibi yanacağını hesap etmezsek… Ista nasıl yendiğimi anlatmaya balistiğim kâğıtla buluşmasını sağlayan su kursun kalem! O da yanarak gelmedi mi benim elime? Elimde tuttuğum şiir kitabinin şairi kaç yıl yan mistir kim bilir bir satiri için. Kaç kalem eksiltip kaç kere sigarasını yak mistir. Soğuktan titrediğin anda bile içini ısıtan birinin olduğunu düşünmek ateş değil mi? Bir kelimeye kaç kelime yüklenebilir ki? Ateşin bulunması yazar okul kitaplarında ya ateşi bulan adamın içini yakan ateşi kaç şiir veya kaç sair anlatabilir? Bunların bir cevabi yok. Ne kadar geniş olmada kelime haznen anlatamazsın. Kimi cehennem der kimi sevda kimi evlat. Ya biz bu ateşi çok sever çağırırız bir gece vakti ya kaçınılmaz sondur. Bunun bir önemi yok ki. O kıvılcıma yüklediğin anlam ne olursa olsun kapını calip izin istemez ki.
Ista dışarıdan sapasağlam duran su demir nasıl da ateşin önünde secde etmesini bilir. İnsanoğlu da sevdanın önünde demirin ateşe secde ettiği gibi eder. Ya mum bir ateş karsısında kendisini eritmeye razıyken kim söndürür mumun fitresini?
Ateşi yükselen bebeğin karsısında sabaha kadar nöbet tutan anneyi hangi ateş korkutabilir bebeğin alnındaki ateşten başka? Allah askıyla yanan Yunus’u peki onu korkutabilir mi? Mevlana’nin hamdim, yandim, pistim seruveni kimi korkutur ki.
Yanmak: öldükten sonra acı hissetmeyeceğini bildiğin için bedeninin yakılıp küllerinin okyanusa savrulmasını istersen ya iste öyle bir şey. Sönmeyeceğini bildiğin bir ateşe taparsın ya iste öyle bir şey. Bir o kadar çok sevip bir o kadar çok korktuğun bu ateş! Sadece düşlerken güzel. Her şeyin başlangıcı ve her şeyin sonu değil mi?” Ateş iyi bir köle, kötü bir efendidir.” İşte söndürmeye balistiğimiz bu ateş. Ya ateşinde sönerken cani uyanıyorsa?