Kan ve ter içinde sıçradım yatağımdan. Hava hala kap karanlık, sokak lambaları aydınlatıyordu etrafı. Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Damarlarımdaki kan akışını hissedebiliyordum. Atletim sırtıma yapışmıştı terden, halbuki hava sıcak değildi o kadar. Soğuk soğuk terliyordum, panik halinde uyanmıştım. Yatağımdan kalktım yavaşça. Yanımda yatan bir kadın vardı. Onu uyandırmak istemedim. Kim olduğunu bilmiyordum. Adını yada neye benzediğini bile hatırlamıyordum. Sırtı dönük yatıyordu. Tuvalete gittim. Elimi yüzümü yıkayıp biraz sakinleşmem gerekiyordu. Işığı açtım ve aynanın karşısına geçtim. Aman tanrım! Bu aynada gördüğüm yüz benim olamazdı. Kireç gibi bembeyaz kesilmiş bir yüz ve kıpkırmızı gözlerle aynaya bakıyordum. Çok kötü bir rüya, bir kabus görmüş olmalıydım. Yüzüme bir kaç kere su çarptıktan sonra yatağa geri döndüm. Yatağımda yatan kadın bana dönmüştü, kısık gözlerle kafasını kaldırmadan fısıldar gibi bir ses tonuyla “iyimisin aşkım, ne oldu?” diye sordu. “Bişey yok tatlım” dedim ve ekledim “sen uyumana devam et”. Mutlu bir şekilde sırıtarak yine arkasını döndü ve uyumaya devam etti. Yatağa girdim yavaşça. Üstüme örttüğüm örtü ağır geliyordu. Bunalıyor, sıkışıyordum içinde. Üstümden atıyordum, bu sefer de buz kesiyordu bütün vücudum. Kafamın içinde sürekli düşünceler dönüp duruyordu. Hayallerim, gerçeklerim ve hatıralarım durmadan, yaprak yaprak dökülüyordu. Beni uykumdan kan ter içinde uyandıran kabusu merak ediyordum en çok, onu da düşünüyordum. “Bu gece uyuyamayacam herhalde” dedim kendi kendime ve gözlerimi kapattım.
Tekrar uyandığımda hava aydınlanmıştı bile. Beş dakika gibi gelmişti bana ama bir kaç saat uyumuş olmalıyım. Yanımda yatan kadın orda değildi uyandığımda. Çok umursamadım ama sevinmiştim aslında. Adını hatırlamadığım biriyle sabah sabah ne konuşabilirdim? Yalandan bir kaç kelime, bir kaç iltifat ve bir kaç sözden başka ne verebilirdim ona daha fazla. İşleri zorlaştırmadan gitmesi ikimiz içinde daha kolay olmuştu. Bir kahveye ihtiyacım vardı. Kalktım ve su ısıtmak için mutfağa yöneldim. O sırada fark ettim; kadın gitmemişti. Hemen tuvalete kaçtım sessizce. Çoktan gitmiş olmasını umut ediyordum. Yüzümü yıkadım ve biraz kendime geldikten sonra dışarı çıktım. “Günaydın! Uyandın demek” dedi kadın heyecanla. Ben onun kadar heyecanlanamadım ve basit bir günaydınla geçiştirdim. Zaten kötü bir uyku geçirmiştim ve huysuzdum. Bu kadın artık gitmeliydi! “Sana kahve yaptım” dedi yine fazlasıyla neşeli bir ses tonuyla. Belli ki benim aksime o melekler gibi uyumuştu. Yine sakin ve isteksiz bir ses tonuyla teşekkür ettim. Artık gitsin istiyordum evimden ama kahveye asla hayır diyemezdim. Tezgahtaki kupayı kaptığım gibi bir yudum aldım. Çok lezzetliydi! Sabahları güzel bir kahveden daha güzel bir şey olamazdı zaten. Bu kahvenin hatrına hemen gönderemezdim onu ama adını da hatırlayamıyordum ve bu bana hakkında hiç bir şey bilmiyormuşum gibi hissettiriyordu. Kahvemi de alıp yanına oturdum. Dudaklarına ufak bir öpücük kondurdum ve tekrar “teşekkür ederim, kahve için” dedim. Koca bir gülümsemeyle doldu yüzü, kıpkırmızı olmuştu. Tuhaf bir sessizlik olmuştu ve bu beni çok rahatsız etmişti. Bu sessizliği bozmalıydım! “İyi uyudun mu?” diye sordum bir anda. Kadın yüzündeki kocaman gülümsemesiyle “Harika uyudum” diye cevap verdi. Yine bir sessizlik oldu, bu sefer sessizliği kahve içerek anlamlandırmak, doldurmak istedim. Kadın öylece suratıma bakıyordu. Birşey söylememi, birşeyler sormamı bekliyordu. Aklımda hiç birşey yoktu sorabiliceğim. Sorum çoktu aslında ama aklımdaki soruları daha önce sormuş olabilme tehlikesiyle de karşılaşabilirdim. Bu da daha çok soru ve daha karmaşık bir konuşma demekti. Böyle bir konuşmaya şu anda dayanamazdım. Bir süre daha konuşmayacağımı anlayınca bu sefer ipleri eline aldı “Sen nasıl uyudun?” diye sordu. Bir iki saniye duraksadıktan sonra “Çok iyi uyudum” diye cevap verdim zoraki gülümseyerek. Kabus gibi bir geceydi aslında, büyük bir bölümünü de hatırlamıyordum zaten. “Bir kaç kere uyandın, kötü bir rüya gördün herhalde” dedi. “Evet, uyandım galiba ama tam hatırlamıyorum” diye geçiştirmek istedim ama aslında hatırlıyodum. Uyandım ve uzun bir süre uyuyamadım. “Bir isim sayıklıyordun korkuyla” dedi bu seferde. Meraklıymış gibi davranmaya çalışıyodu sadece ama aynı zamanda sesindeki korku ve sitem hissediliyordu. Her kimin ismini sayıkladıysam bu kesinlikle bir kadının ismi olmalıydı ve kesinlikle yanımdaki kadının ismi değildi. “Allah Allah! Hiç hatırlamıyorum, ne ismi?” diye sordum merakla, gerçekten de hatırlamıyordum. Gece de çok düşünmüştüm rüyamı ama hatırlayamamıştım. Ufak bir ipucu beni çok rahatlatabilirdi. “Bilmem, tam duyamadım bende” dedi ilgisizce. Yalan söylüyordu! Uzun bir sessizliğin ardından, daha fazla konuşmayacağımı anlayan kadın ayağa kalktı. “Ben artık gidiyim o zaman” dedi gitme kal dememi beklercesine. İçimde çok büyük bir rahatlama oldu. Son bir kaç dakikadır çok rahatsız dakikalar geçiriyordum. O kadar gergindim ki kahvemden bile zevk alamamıştım. Nezaketen biraz daha kalmasını isteyecektim ama ciddiye alıp kalmasından çok korktuğum için hiç girişmedim bu işe. “Benim de çıkmam gerekecek zaten birazdan” dedim. Yüzü düşmüştü ama belli etmemeye çalışıyordu. Hiç birşey söylemeden odaya giyinmeye gitti. Mutfağa geçip, mutfağın ufak camını araladım. Bir sigaraya ihtiyacım vardı. Tezgahın üstünden bir sigara alıp ocakta yaktım sigarayı. Çok iyi gelmişti. İlk nefesi başımı döndürdü. Hemen bir yudum kahve içtim. Harika bir kombinasyon! Sigaramı keyifle içerken kadını unutmuştum bile. Üstünü değiştirmiş, kıyafetlerini giymiş bir şekilde karşımda belirdi. “Ben gidiyorum” dedi. Hemen sigaramı söndürüp, “geliyorum şimdi tatlım, bir saniye” dedim ve kahvemden bir yudum daha alıp tezgahın üstüne bıraktım. Kapının önünde bekliyordu. “Harika bir geceydi” dedim, yüzümde tatmin olmuş bir ifadeyle. Aslında pek bişey hatırlamıyordum. “Kesinlikle!” dedi ve hiç durmadan “arayacaksın dimi?” diye sordu. Bir an bile tereddüt etmedim “tabii ki” dedim ve ufak bir gülümsemeyle dudaklarına bir öpücük kondurdum. Kadın daha mutlu olmuştu. Öpmek konusunda hep başarılı olmuştum, bunu nasıl başardığımı dahi bilmiyordum ama bir kadını romantik bir öpücük kadar mutlu eden başka birşey görmemiştim. Geçmesi için yavaşça kapıyı açtım gülümseyerek, kadının gözlerinin içi parlıyordu. Karşımdaki kadının adını bile bilmiyordum ama beni istiyordu, beni çok istiyordu ve bu beni çok mutlu ediyordu. Hiç bir şekilde duyamaycağım bir haz duyuyordum o anda ama bu kadını bir daha aramaycağımı da biliyordum. Aramamı bekliyecekti ama asla aramaycaktım. Muhtemelen gittiğinin beşinci dakikasında varlığını bile unutacaktım. O üzülücekti, ben ise onu hatırlamaycaktım bile. Bunu biliyordum, daha önce de yaşamıştım ama buna engel olamıyordum. Bu benim yaratılışımdı, bu benim doğam ve varlığımın bir sonucu idi. Merdivenlerden yavaş yavaş inişini izledim, gözden kaybolduktan sonra da bir süre topuklu ayakkabısının çıkardığı sesi dinledim ve yavaşça kapattım kapıyı. Mutfağa geri döndüm ve bir sigara daha yaktım..