Biraz senden, biraz benden, biraz bizden işte. Arttıkça azalan geçmişimizin üstüne yorgan örterek ayıp sevişimi örttüğümü sandım, belki de yanılgıların orta şekerli bir yansımasıydı bu. Biraz senden, biraz benden, biraz bizden işte. Çocuksu sevişimin katiline bir isim bulmak istedim, katil katildi işte. Gözümüz aydın, öyle bir sınırsızlığın sınırına vurulmuşum ki terim bile sen dolmuş sana bulaşmadan bile. Olmadı ama işte, gökyüzü bile biliyor olmadığını. Griliği bile ağlatıyor şarkıları, gözyaşlarını dökmese bile griliği bile fark ettiriyor birbirimize kalamayışımızı. Biraz benden, biraz kalbimdeki senden, çokça senden bir gidiş işte. Kalmamız için çabalamayacağımı artık ben de biliyorum. Bilmek adam ediyor aslında insanı. Ben bilemediğim için anlatamamışım meğer kendime seni sevmemem gerektiğini. Kalbimde akşam oldu, sabaha ayarken “Merhaba aşk fısıltım” der mi bir gün yeniden bilmem.
Şimdi benden, en çok kalbimden, bir pay da senden gidiyor işte. Gözümün nuru, sen yoksun ya artık; hiçbir ışık nur saçmıyor yüzüme. Gözümden sakındığım, kalbime uğrarken kalbimin kapısını hiç zorlamasına fırsat bile vermeden açtığım… Bu kadar zorluk yeter bize. Kolaylıklar gelsin yalnızlığımızla bize. Sonra bir gün ellerimizi uzatacağız ya birine, yeniden güler belki sevmek bize.
Biz bize emanet değildik zaten, sende ayrı bir sen, bende sen dolu bir parça ben. Camlar kırılır gibi kırıldı kalplerimiz. Tamiri olmaz, bir uhuyla yapıştırılamaz hiçbir kalp. Bunu biliriz. Nokta koymayı öğrendiğimden beri ben ve kalbimdeki sen bunu çok iyi biliriz.
Biraz bizden, biraz senden, en çok da benden sen gidiyor işte. El sallamayı sevmem ben. Elimi de alıp gidecekmiş gibi gelir sevdiğim. Bu yüzden benden sen giderken el sallayamam ben. Elimin bana, benim elime ihtiyacım var. Gözyaşlarım sonbaharın mucizevi sarı yapraklarında kaldı, nemli yapraklar belki bir gün olur da bize geri gelir. Biz bize kalamadık ama; sarı yapraklarımız kaderin cilvesi gibi gülerek bir o kadar da nemli, bir ümit işte bir de bakarsın yeniden bizim için bir aşk filizlenir. Yok deme, yokluğunun yokluğuna alışmışken bütün yokluklarını ezberledim bu aşkın. Olmayacağının yokluğunu da bilirim. Bizim yokluğumuzu da iyice bir ezberlerim.
En çok benden, biraz senden, bir de aşktan yitiyor işte. Güzel bir şarkıydı çalan, notalarında kalbimin sıkışan yanı. Farz et ki bir kemandı işte… Teli koptu, yine sızısı kaldı. Farz et ki, sırf canım yanmasın diye ağlamıyorum. En çok benden, hiç yok ki senden, yitti gitti umut aşkım işte. Şemsiyesini aç yılların, ıslanarak harap olmasınlar. Lütfen, severken hakkını ver şu sevmenin. Bilirim, güzel seversin sen. Bilirim, güzel severdin isteseydin beni sen. Yine çirkin kaldım. Ç harfini atayım, güzelliğim yaşasın. Yok, beceremem ben bu çakallığı.
Oturup senden, hiç yokken benden, bir de yalnızlıktan bahsediyoruz işte. Güzel bir sevmekti yaşanan, notalarında akşam olsun isterdim seninle yaşanan. Vecizelerimin dilini kestim, kötü kalpli biriydim sensizken. Sensiz ölürüm sanmıştım, yaşamak zaten sensiz var olmazken…
Dilara AKSOY