Bitik adamları ve bitik kadınları çok sevin azizim. Hayatlarına on dakikalığına bile olsa dokunabileceğiniz insanları. Şarabının son yudumuna kadar boş duvarlara bakan, hüzün kokan insanları sevin. Gün yeni yeni doğarken Kadıköy’de elleri cebinde, yavaş adımlarıyla yalnız başına yürüyen bir kadını, elleri kanlar içinde sigara içen bir adamı sevin. Böyle insanları sevin işte; bitik adamları ve çökmüş kadınları. Dinleyin onları. Her birinin içlerinin körelmesine sebep olmuş en az bir hikâyesi vardır elbet. Acıyla gülümseyenlerin maskelerinin altındaki sesleri duymaya çalışın. Böyle insanların hayatlarına dokunun. Sevilmeyi en çok onlar hak etmiştir çünkü.