Hayat, insanın önünün bir cm ötesini göremediği bilinmezler yumağı. Ne garip. İnsanın ne zaman ne ile karşılaşacağı koca bir muamma. Aslında hiçbir şeyin bizim elimizde olmadığını düşünüyordu bu kadın. Başımıza gelenleri yaşıyorduk öylece. Ama gelişine bir yaşayış değildi bu. Her olan şey bir senaryoyu takip ediyordu tek bir harf bile şaşırmadan, tam olması gerektiği gibi. Hayatın bu sonu bilinmeyen senaryoyu takip etmesi tedirgin ediciydi elbette. Ama her birey kendine has ve özeldi. Her biri baş rolü oynuyor, hiç figüran bulunmuyordu aslında herhangi bir senaryoda. Bu yüzden hiç bir başrol oyuncusunun harcanmayacağı aşikardı. ‘Başıma ne geliyorsa belli bir amaca ulaşmak için hareket eden olayların sonucu; o yüzden endişelenmemeliyim’ diye kendine telkinler veriyordu bu kadın. Her ne kadar dışarıdan bakıldığında güçlü görünse de içinde bir yerler acıyordu bu kadının. Boğazındaki düğümü yutamamıştı hala. Tam teslim olamamıştı. Daha alması gereken çok yolu olduğuna kanaat getirdi sonunda bu kadın. Öğrenmesi ve uygulaması gerekenler neredeyse bir dağ olmuştu önünde. Ve bu kadın öylece o dağa bakıyordu. [10:54 1/10]