Yazmak istemek ama yazamamak. Duygularının taşacağını hissedip hemen yazmak için hazırlanmak ama yazamamak. Son yazısından bu zamana kadar bunlarla geçen koca 2 ay. Sanki yazmanın da bir mevsimi veya zamanı vardı. Belki de duyguların doldurması gereken bir kotası… Belki de bu kadının duyguları yazı kapısını açacak anahtar olmada yetersiz kalmıştı o süre zarfında. Ya da içinden gelen sesleri bir süreliğine dinlemeyi bırakmış, dikkatini dağıtacak başka meşgaleler bulmuştu bu kadın. Kim bilir… Her ne olursa olsun insanın içinde bir yerlerden çığlık misali duyulan seslerin susturulması pek mümkün görünmüyordu. Sadece kısa bir süre dinlemeyi bırakabiliyordu insan ya da biraz sesini kısabiliyordu. Ama eninde sonunda o sesle baş başa kalıyordu. O sesi duyamayacağın bir yerlere kaçmak imkansızdı. O sesle yaşamayı öğrenmek, onunla yoldaş olmak gerekiyordu anlaşılan. Yapılabilir miydi? Evet, yapılabilirdi. [18:04 28/12]