Günlerin geçmek için geçtiği zamanlardı. Bazen her şey üst üste gelir. Önüne geçmeye çalıştıkça daha da beter olur. En iyisi susmak.
Hayatımızda yeni bir şeyler olsa da şaşırsak diye beklediğimiz o ince zamanlarda, kaldırımın ortasından yürüyordum.
Sanki yürümüyorum da koşuyorum. Adımlarımı zamanla bir tutmaya çalışıyorum. Kızın biriyle çarpıştım.
”Ne bu acelen, dikkat etsene biraz!”
”Günler bombok geçiyor. Hayattan tad alamaz durumdayım. Dertleşmek istersen bildiğim güzel bir cafe var.”
Ters ters baktı bana.
”Pardon.” dedim.
Önüne geçmeye çalıştıkça olmuyor. En iyisi gerçekten susmaktı.
Liseye yeni başlamıştım. Bir kız yanıma gelip,
”Bülent beraber matematik çalışalım mı?” diye sormuştu.
”Tamam.” dedim.
Matematikten fazla anlamam, ama kızın gülüşünde kurmuştum denklemi. Ne başka teoremler, ne de farklı yollar hiçbir işe yaramadı.
Kız sessizce gitti yanımdan. Hırs yaptım ve geceleri matematik çalıştım. Sınavdan yetmiş altı aldım. Yanına gittim bir gün.
”İstersen beraber matematik çalışabiliriz? diye sordum.
”Gerek yok, Ahmet çalıştıracak beni.” dedi. O gün son kez sövdüm bütün matematik dünyasına.
Şairler Park’ında iki sevgili gördüm. Ne güzel bakıyorlardı birbirlerine, yağmur damlaları bölmeseydi.
Güzel hatırlayacakları yeni bir gün daha. ”Parkta oturuyorduk. Birden yağmur bastırdı. Gökkuşağını beklerken
öptüm gözlerinden.” diyecekler. Ben bu konuda daha fazla konuşmayacağım.
İki sevgili de gittikten sonra parkta kimse kalmadı. Yağmur yağmaya devam ediyordu.
Gittim bir banka oturdum. Yanıma kırmızı şemsiyeli bir kız geldi. Adres sordu. Tarif ettim.
”Biraz soluklanayım öyle giderim.” dedi sessizce.
Şemsiyesini bana yaklaştırdı. ”Teşekkür ederim, şemsiye kullanmıyorum.” dedim. Gülümsedi.
”Adın ne?”
”Bülent.”
”Ben de Sevgi. Memnun oldum. Burada ne yapıyorsun?” diye sordu.
”Hiç.” dedim.
”Seni uzaktan gördüm. Parkta tek sen vardın. Merak ettim ondan geldim. Adres de numaraydı.
Günlerdir kapalı kutu gibiyim. Dertleşmek istersen bildiğim güzel bir cafe var.” dedi.
”Hadi gidelim.”
Yağmur iyice şiddetlendi. Hayatın anlamını aramaya karar vermiş bir kovboydum.
”Bugün hayatında ne değişti?” diye sordum Sevgi’ye.
”Şemsiye kullanmayı bıraktım.” dedi. Arkama baktım. Kırmızı şemsiye bankta duruyordu.
”Peki senin bugün hayatında ne değişti?” diye sordu.
”Yağmur altında parkta oturuyordum. Parkta kimse yoktu. Günlerin sıradanlığı
ve kapanıklığı içinde yaşıyorken delirdiğimi fark ettim.
Gerçeklerin güçlüğü içinde yaşıyorken, hayali bir dünyada buldum kendimi.
İşte buna çok şaşırdım.”
kirmizivosvos