Sevdiğin kadardır gidenin arkasından akıttığın göz yaşın. Son damlasına kadar tadının ne kadar tuzlu olduğunu fark ettiğin kadardır acın. Çaresizlik çığlıkları yükselir göğüs kafesinden, yırtılırcasına bedenin… İsyan edersin yaşadığın aşka. Güzellikleri gelir aklına, ağlarsın; kötüleri düşünür nefret edersin. Ama yine de ağlarsın. Çekip kurtarabilen olmaz etrafında. Duymazlar sessiz çığlıklarını. Zaten ne kadar sessizse bir çığlık o kadar can acıtır. Öğrenirsin, dizlerini karnına çekip karanlık gecelerde sırtını duvara yaslayıp hıçkırıklarla ağlamayı. Canından can eksilir. Elinin tersiyle silerken gözyaşlarını ayağa kalkmayı denersin. Boş bir hayal sana el uzatır, tutmaya çalışırsın ama nafile. Olduğun yere tekrar düşersin. Yıktığın, parçaladığın anıları toplarsın ama bilirsin geri gelmeyeceğini. Bedenin ağır gelir, ruhun ağır gelir taşıyamazsın. Yaşanmışlıklar geçer gözünün önünden ve bir de yaşayamadıkların. Tamamlayamadığın hayaller çalar kapını. Hesap sorarlar sana. “Hani orada olacaktın!” der. Titreyen dudaklarından kısık bir sesle tek bir kelime çıkar.“Yapamadım…”