Siyah bir yıldızın altından yürüyerek geçtim
Gözlerim kapanıyordu
Kalan harflerimle anlamsız cümleler yazdım gökyüzüne
Zor tuttum ellerimle kapanmakta olan gözlerimi
Sabahın koynuna uzanıp öylece kalakaldım
Yavaşça süzülerek akıp gitti önümden bir yağmur damlası
Zorlamaya gerek yoktu
Çekemedim bulutları kendime
En altta kalan taşlar gibiyim
Kurtarılmayı bekliyorum bir çocuk tarafından
Ve denize atılmayı
Salıverdim tüm duygularımı başka insanlara ve hayvanlara
Bomboş ve upuzun bir kıyıda
Dalgaların üzerimi örtmesini istiyorum
Bomboş bir cadde boyunca
Yerlere düşen
Sonbahardan kalma kurumuş yapraklara
Basmadan yürümeye çalışıyorum
Sadece ses çıkmasını istemediğimden
Sesler bazen boğuyor beni
Ellerimde bir kuşun kanatlanmasına şahit oluyorum
Zaman saatlerden çıkarak
İçimde bir yerlere yeni bir şehir kuruyor
Denizi ve martıları olan bir şehir
Dağılmış yıkılmış bir şehir
İsmi korkunç sayılardan oluşan
İsmi beni korkutan bir şehir
Çırılçıplak bir kar yağdı yine
Bir nehirden geçiyor ruhum
Kalabalık ve derin bir nehir
Deliremem bu saatte henüz çok erken
Vücudumu titretiyor güneş
Güneş bile vücudumu titretiyor
Adını henüz koymadığım bir nehirde
Sadece garip ruhlar dolaşıyor etrafımda
Kaybolmaya yüz tutan ruhlar
Benim gibi